Kur korumalı mevduat Eylül 2021’de başlatılan faiz indirimi sürecinin devamında doların tavana vurdurulduğu Aralık 2021’de uygulamaya konulmuştu.
Artık yeni bir sayfa açılıyor. Dolar seçim için uzun süre baskılandı ve o baskı kaldırıldı.
Daha önemlisi faiz indirme politikası terk edildi, edilecek.
Dövizi baskı altında tutsun diye icat edilen KKM’ye ve onun getirdiği yükü üstlenmeye eskisi kadar ihtiyaç duyuluyor mu peki? Hayır!
Merkez Bankası bankalara 31 Mayıs’ta gönderdiği yazıda DTH dönüşümlü hesaplara faiz dışında ödenen ek primin vade bitiminde ve döviz değil, TL cinsinden yapılması gerektiğini bildirdi. Ancak o yazıda Merkez Bankası’na binecek kur farkı yükünü azaltacak, dolayısıyla bankanın yükünü artıracak bir hüküm daha vardı.
Merkez Bankası, hesap sahiplerine faiz dışında sağlanacak ek getirinin faize dahil edilmesi gerektiğini ve ancak faiz artı prim toplamının üstünde bir kur artışı olursa onu karşılayacağını bildirdi.
Bir hesap yüzde 30 faizle açılmış ve banka hesap sahibine 6 puan ek prim ödeme taahhüdünde bulunmuşsa ve kur da yüzde 40 artmışsa, eski uygulamada Merkez Bankası faizle kur artışı arasındaki 10 puanlık farkı ödüyordu. Yeni uygulamada ise Merkez yalnızca 4 puanlık fark ödeyecek.
Merkez Bankası bu kararıyla örtülü biçimde artık KKM’ye eskisi kadar ihtiyaç olmadığını, tutarın daha fazla artmasının pek de istenmediğini, artış devam ederse bile fazla kur farkı ödeme taraftarı olmadığını göstermiş oldu.
Bu arada söz konusu karar henüz pek etkilemedi ama KKM 26 Mayıs-2 Haziran haftasında 35 milyar lira gibi önceki haftalara göre daha sınırlı bir artışla 2 trilyon 534 milyar liraya çıktı.
Dövizdeki son artış da önümüzdeki süreçte KKM artışını yavaşlatabilir. Çünkü KKM’ye girişte döviz ne kadar düşükse avantaj o kadar yüksek. Dolayısıyla şimdi döviz yüksek, giriş için dezavantajlı bir durum var.