İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, BDDK’nın TL ticari kredilere yönelik kararıyla ilgili “Sermaye kontrolüdür. Bu karar, ‘Bay Kriz’in Türk şirketlerine uyguladığı bir ambargodur” dedi.
Akşener, hükümetin NATO üyeliği konusunda İsveç ve Finlandiya’yla vardığını anlaşmayı da ‘taviz’ olarak niteledi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) elinde belirli bir orandan fazla döviz nakdi olan bağımsız denetime tabi şirketlerin bankalardan yeni TL kredi almasını engelleyen bir karar almıştı.
BDDK tarafından cuma yayımlanan kurul kararına göre 15 milyon lira karşılığı, yani yaklaşık 900 bin dolar yabancı para nakit varlığı bulunan şirketler, aktifleri veya yıllık satış gelirlerinin yüzde 10’undan fazla yabancı para nakit varlığı tutuyorlarsa TL cinsi nakdi ticari kredi kullanamayacak.
TBMM’de partisinin grup toplantısı BDDK’nın bu kararını eleştiren Akşener, bunun sermaye kontrolü anlamına geldiğini söyledi.
‘Tam teşekkülü sermaye kontrolü’
Akşener şunları söyledi: “15 milyon lira ve üzeri döviz ve altın cinsi bulunduran şirketler kredi kullanamayacak. Yani ya şirketler kredi almaktan vazgeçecekler, ya da enflasyona karşı korunmaktan vazgeçecekler. Şirketler, TL’nin daha da eridiği bir ortamda sattığı malı yerine koymak için döviz tutar. İktidarın oluşturduğu güvensizlik iklimi nedeniyle döviz mevduatı kullanılıyor. Sorunun kendisi bizzat kendisi ama kendisi dışında herkesi değiştiriyor. Merkez Bankası’nı değiştirdi olmadı, TÜİK’in müdürlerini değiştirdi, olmadı. Şimdi de serbest piyasanın koşullarını değiştirmeye çalışıyor. Lafı eğip bükmeye gerek yok, BDDK kararı bir sermaye kontrolüdür. Bu karar, ‘Bay Kriz’in Türk şirketlerine uyguladığı bir ambargodur. Bazı dış güçler ülkemizi bir döviz krizine sokmaya çalışsaydı tam olarak böyle bir karar alırdı. Gerçekten ibretlik. Adım adım tam teşekküllü bir sermaye kontrolüne gidiyoruz.”
‘Ülkemizin çıkarıyla bağdaşmayan bir taviz’
AKP’nin NATO mutabakatını ‘ülke çıkarlarıyla bağdaşmayan bir taviz’ olarak nitelendiren Akşener, ”Böyle durumlarda Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlarda da şahit olduk. Dolayısıyla her ne kadar sayın Erdoğan ve arkadaşları açısından aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlık olsa da bu durum Türk milleti için kabul edilebilir değildir” dedi.
Akşener şunları söyledi: “Ülkemizin PKK ile YPG-PYD arasında kurduğu ilişkinin mutabakat metninde özenle birbirinden ayrılmış olmasıdır. Türkiye’nin devlet politikası YPG-PYD ve PKK’nın bir ve aynı olduğu yani aynı zehirli ağacın dalları olduğudur. Ancak mutabakat metninin beşinci paragrafı PKK’yı terör örgütü olarak görürken YPG ve PYD Türkiye’ye yönelik ulusal çıkar tehdidi olarak tanımlanıyor. Üstelik İsveç ve Finlandiya terör örgütlerine yapılan finansal yardımları ve militan katılımlarını denetleme sözünü verirken yine beşinci paragrafa işaret ediliyor. PYD-YPG’ye mali yardımlar mutabakat kapsamı dışında bırakılmış oluyor.”