Ama işin özü, kesinlikle medya özgürlüğü falan değildir.
Tıpkı TIR’lara yapılan operasyonun bir yargı-güvenlik operasyonu olmaması gibi.
TIR’lara yapılan operasyonda eğer jandarma ve savcılar, ülkenin dış politikasını vurmak için kendi kendilerine kumpas kurma yetkisine sahiplerse savunulabilir noktadadırlar.
Ve Cumhuriyet’in TIR operasyonu ile ilgili yayınında, eğer medya, kendi ülkesinin dış siyasetini vurmayı medya özgürlüğü içinde görüyorsa, savunulabilir noktadadır.
AYM’nin şu çerçeve içindeki konumu da yukarıdaki iki alan ne kadar savunulabilirse o kadar savunulabilir durumdadır.
AYM’nin kararı karardır ama saygı duymak zorunda değiliz.
TIR operasyonunun da Cumhuriyet’in yayınının da Suriye’de Türkiye’yi vurma malzemesine dönüştüğü aşikardır.
Ortada bir medya özgürlüğü varsa, bu özgürlüğün kendi ülkesini vurmak için kullanıldığı açıktır.