Başörtüsü gibi bir konuda Tayyip Bey’le yarışılmazdı. Bu golü muhalefetin kalesine atacaktı, hem de doksandan. El yükseltti. Yasa olmaz, anayasa değişikliği yapalım. O da yetmez referanduma gidelim.
Gol çok çok şık olsun, muhalefet dilini yutsun diye olmalı, bu işe bir de “Aile”yi katalım… Katalım ki, muhalefet oyuncuları darmadağın olsun, birbirine girsin…
Sonra? Aaaa bir de bakıldı ki, anayasa değişikliği yapmak için Meclis’te yeterli sayı lazım, o da iktidar blokunda yok, Meclis’teki partiler arasında iş birliği yapmadan olmaz anayasa değişikliği.
O zaman? Muhalefete gitmek lazım. Muhalefetin içinde HDP de var.
Hani şu meydan meydan “PKK’nın siyasi uzantısı” diye ilan edilen grup. Meclis’te üçüncü grup.
Hani şu CHP’li Gürsel Tekin “Onlardan da bakan olabilir” gibi bir söz söylediğinde yerin dibine geçirilmesine yol açan grup. Hani şu, her tv tartışma programında ipe çekilen ama kendisini savunacak bir tek temsilciye yer verilmeyen grup. Hani şu, terörle iltisakları gerekçe gösterilerek seçimle gelmiş tüm belediye başkanları alaşağı edilen grup. Hani şu, eş başkanlardı cezaevine konan, ceza evine konmakla yetinilmeyip en yukardan ve en hafifi “terörist” olan kelimelerle suçlanan grup.
Aaaa! Dedik ya. Şaşılacak şeyler oldu. Adalet bakanı Bekir Bozdağ’ın da içinde yer aldığı Ak Parti heyeti HDP’nin kapısını çaldı. HDP Grup yönetimine “Gelin şu anayasa değişikliğini konuşalım” dediler.