Habertürk TV’de konuk olduğu Enine Boyuna programından darbe girişimi gecesi hayatını kaybeden yurttaşlara ‘şehit’ demediği için programdan çıkartılan Prof. Dr. Nurşen Mazıcı için görevli olduğu Marmara Üniversitesi bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, Mazıcı’nın sözleri ‘talihsiz’ olarak nitelenirken, akademisyen hakkında ‘yasal ve idari takibat’ başlatılacağı belirtildi.
Dün gece canlı yayınlanan programda konuk olan Mazıcı, kendisine ısrarla “248 kişi şehit oldu, siz öyle kabul etmiyor musunuz” diye soran avukat Rıza Saka’ya, “Ben insan derim, şehit deyince dinsel açıklama yaparsınız. Ben akademisyen olduğum için, bilim adamları manevi açıklama yapmaz, objektif açıklama yapar” yanıtını vermişti.
Prof.Dr. Nurşen Mazıcı “Ben insan derim, şehit diyince dinsel açıklama yaparsınız” sözü sonrası yayından çıkarıldı. https://t.co/FrHwLosTMa
— 140journos (@140journos) July 26, 2016
Programın sunucusu Ece Üner, Mazıcı’nın sözlerini düzeltmesini istese de, yayın bir anda karışmış, konukların tepki vermesi üzerine reklam arası verilen programda Üner, Mazıcı’nın sözlerinin maksadını aştığı için ‘mutabakat içinde’ yayından çıkarıldığını açıklamıştı.
Prof.Dr. Mazıcı’nın yayından çıkmasını isteyen Ece Üner:”Ayrılmasını rica ettik çünkü bu konuda mutabakat içindeyiz” pic.twitter.com/rtV6T6yVAO
— 140journos (@140journos) July 25, 2016
Marmara Üniversitesi rektörlüğünden yapılan açıklamada Mazıcı’nın sözlerinin esefle karşılandığı belirtildi.
Açıklamaya şöyle devam edildi: “Türk demokrasisine karşı girişilen hain darbe girişiminin halkımızın kahraman direnişi ile engellendiği bir ortamda yapılan bu talihsiz açıklamayı Marmara Üniversitesi olarak kınıyoruz. Prof. Dr. Nurşen Mazıcı’nın, akademik sorumluluktan uzak açıklamalarına karşı gereken yasal ve idari takibat en kısa zamanda başlatılacaktır. Kamuoyunun dikkatine saygıyla arz ederiz.”
,
Sputnik’e konuşan Mazıcı açılan soruşturmadan tedirginlik duymadığını belirterek “Söylediklerimin arkasında duruyorum” dedi.
Mazıcı şöyle devam etti: “Benim sicilim temiz. Hiçbir yayınımda intihal çıkmadı. Uluslararası indekslere girmiş yayınları bulunan bir akademisyen olarak utanacak ve çekinecek bir durumum yok. ‘Dilim sürçtü, yanıldım’ demeyeceğim. Bilimsel bir açıklama yaptım, arkasında duruyorum. Bunun ifade özgürlüğü çerçevesinde olduğuna da inanıyorum.”
Habertürk’ün “İfadeleri kastı aştı. Kendisine teşekkür edilerek yayına çıkarılmadı” açıklamasının gerçeği yansıtmadığını savunan Mazıcı reklam sırasında stüdyodan bir süreliğine ayrıldığını belirtti.
Mazıcı sözlerini şöyle bitirdi: “Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ programdan alınmama o ısrar etmiş herhalde. Ben de medyadan okudum. Çok fazla mesaj gelmiş ‘Habertürk’ü basacağız’ diye. Belki de ondan paniklediler. Ama Ece Üner’in daha düzgün bir şekilde ifade etmesini beklerdim. Davranışı gerçekten kötüydü. ‘Biz gitmesini istedik’ lafı ağırdı. Kanaldan ayrıldıktan sonra dinledim programı, şehit sözcüğünü kullanmadım diye bana tepki gösteren Süleyman Özışık da, ‘250 kişi öldü’ dedi, ‘şehit’ demedi. Dahası Erdoğan’ın şehitlere ‘kelle’ yakıştırmasına bu kişiler o dönemde hiç tepki göstermemişlerdi. Demek ki, o kadar köpürülmesi gereken bir şey de değilmiş. Kaldı ki, AKP döneminde de değişikliğe uğrayan 2330 sayılı yasada ‘şehit ve gazi’ yerine ‘vazife malulü’ kullanılıyor. Dahası ben stüdyodan ayrıldıktan sonra Egemen Bağış’la telefon görüşmesinde, ‘Bakara-Makara’ diye ayetlerle dalga geçen Metehan Demir’in beni halkın değerlerine saygıya davet etmesi de ilginçti.”