• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Yazmak

20/01/2022 20:45


MEHMET AKSEL

Geçen gün bir köşe yazısı okudum, hayatımızı tasarlamayı öğretiyordu.

Önce iyi düşüncelerimizi bir kağıda yazacakmışız, bu yazdıklarımız kendimizi tanımamızı sağlayacakmış, sonra bu bilgiler sayesinde kendimizi geliştirecek, iyileştirecek, sonunda da benzer iyilikte bir eş bulacakmışız.


Stanford Üniversitesi Tasarım Direktörü Bill Burnett’ten de bir alıntı vardı yazıda. Beyefendiye göre hayatımızdaki noktaları birleştirip beş yıllık üç adet plan yaparak bir prototip çıkartacakmışız.

Üzerine biraz domates sos, biraz tuz ve biraz da biber koyarsak tamamdır bizim hayat.

Böyle iş mi olur ya?

Eskiden çıkmış bir kitabı hatırlattı bu bana: Secret.

Özetle, iyiyi düşünerek iyiyi çağıracağımızı, iyiyi çağırarak istediklerimize nasıl sahip olabileceğimizi ve istediğimiz her şeyi nasıl yapabileceğimizi anlatıyordu.

Hemen ardından biz Türklerin bayıldığım mizah anlayışıyla kontr bir kitap çıkmıştı: Hassecret.

Kitabın bir yerinde şöyle bir cümle vardı: “Spiritüalizm denilen bu salgın hastalıkla yanıbaşımdaki, tanıdığım, sevdiğim insanların yok oluşlarına ya da başkalaştıklarına şahit olmak bana kötü bir his verdiği için bu kitabı yazdım.”

Uzatmayayım, söylemek istediğimi zaten anladınız.

Çok merak ediyorum, iki yıl önce hayatımıza giren pandemi o kağıtlarda yazılan hayallere ne yaptı, o tasarlanmış, o iyi düşüncelerle dizayn edilmiş hayatların altını üstüne getirmedi mi?

Benim gibi gerçekçi ve sonuç odaklı bir insan için fazla uçuk köşe yazıları bunlar.

İnsanların hazırlayacağı ‘yapılacak listesi‘ ve kağıda yazdığı dileklerle başarıya ya da istediklerine ulaşacağı kandırmacası…

Bakın…

Her şey kişinin ne istediğini bilmesiyle başlıyor (Öyle kağıda yazmaya falan gerek yok).

Siz istemek deyin, ben tutku, başkası başka bir şey.

Tutku önemli bir faktör. İnsanın kendi kendini motive etmesi ve çalışması.

Haa disiplin mesela, disiplin de önemli bir faktör.

Bütün bunlar oldu mu o işe odaklanıyor, onunla yatıp kalkıyor, ona kilitleniyor ve gerekirse kafanız kırılana kadar duvarlara tosluyorsunuz. Ne gündüzünüz kalıyor ne geceniz. Yetmeyen günler, uyku tutmayan geceler, unutulan öğünler, değişen öncelikler, 7/24 keyifli bir heyecan hali.

Yani bence istemek ile oldurmak arasında tasarlamak, kağıtlar kalemler falan yok. Sadece ve sadece kişinin kendisi var.

Bazen gizemli faktörler de söz konusu olabiliyor tabii ki; bazısı buna şans diyor, bazısı alın yazısı. Ama bunların doğaüstü güçler falan olduğunu da düşünmüyorum, hadi çok zorladık, ‘dünyanın ve yaşamlarımızın akışı‘ diyebilirim kendi adıma.

Tabii insanda ne istediğini bilememe durumu da sıkça yaşanıyor, bunu doğal bir insanlık hali olarak görüyorum.

İnsanlar belli dönemlerde kendilerini sıkışmış hissedebiliyor, normaldir, ben de hissettim yüzlerce kere. O zaman da en azından ‘ne istemediğimi‘ bilmek için bir ışık oldu bu hislerim bana. Siz ne düşünürsünüz bilemem.

Yazıdaki ‘eş iyilikte birini hayatınıza çekmek‘ paragrafına ise çok güldüm. Birini sevmek için illa o kişinin eş iyilikte mi olması lazım? Bence hayır, eş iyilikte olmasa da birini sevebilirsiniz.

Sevmek öyle derin düşünmeyi falan barındırmaz içinde, seversiniz sadece. Aşkın da öyle planlamakla, listelerle falan olacak bir şey olmadığı düşüncesindeyim.

Liste yapmaya gelirsek…

Ben sadece yapacaklarımı unutmamak ya da atlamamak için liste yapıyorum.

Yaşamımızı listelemeye çalışmak hayatın keyfini kaçırmaz mı?

Konu yazmaktan açıldı, nereye geldi…

O yazıyı okuyunca bunları yazmak istedim. 

Yazmak demişken, bir yıldan fazla olmuş Diken’e yazmaya başlayalı.

Sağolsun Erdal (Güven), sağolsun Harun (Simavi), sayelerinde hayatıma ‘keyif verici bir madde‘ daha ekledim.

Erdal -nadir de olsa- uğruyor bana, sohbet ediyor, personel yemeği yiyor ve güzel şaraplar içiyoruz birlikte. Genelde yurt dışında zaman bulabildiğim öğlen şarap içme keyfini onun sayesinde Türkiye’de de yaşıyorum.

Geçen gün sohbet sırasında, “Yazdıkların bizim ‘zamansız yazılar’ dediğimiz türden yazılar, gel bunları ileride kitap yapalım” dedi.

Gururum okşandı.

Yazdıklarımın kitap olma değeri taşıyıp taşımadığını şu an için bilemiyorum, çok isterim taşımasını, uğraşıyorum da tek tek iyi olmaları için ama ister gazetede olsun ister kitapta asıl dileğim, okuyan birilerinin faydasına olması yazdıklarımın.

Galiba hayatta çok önemsediğim şeylerden biri bu; bir şeylerin birilerinin faydasına olması.

Özen gösteriyorum yazarken. Her birini yazmam yarım gün ile bir gün arası sürüyor. En çok da uçakta yazmayı seviyorum.

Tamamdır dedikten sonra bile bazı değişiklikler, vurgular ya da ufak tefek imlâ hataları için onlarca kez tekrar tekrar okuyorum yazdıklarımı.

Belki mesleği yazarlık olan birine bu yaptıklarım salakça gelecektir ama ben meslekten değilim ve bu iş nasıl yapılır bilmiyorum; dolayısıyla el yordamıyla anca böyle toparlayabiliyorum durumu.

Spesifik bir konu olursa nadiren de olsa yanlış bir bilgi vermemek için konu hakkında bilgisi olan tanıdıklarıma danıştığım ve öğrendiğim şeyler de oluyor.

İki, üç de arkadaşım var; önden okuma ayrıcalığı ve beni azarlama yetkisi olan.

Bazen zorlanıyorum ne yazayım diye bazen de birdenbire geliyor, ‘çiş‘ gibi.

Kafasından aynı anda onlarca farklı şey geçen bir deli olduğumdan çoğunlukla bir anda o geçişenlerden birine aklım takılıyor ve yazasım geliyor.

Zaman zaman o gün (hatta o an) yaşadığım güzel bir şey bana ‘Paylaş beni, hadi paylaş beni‘ diyor, bazen de o günkü berbat, kötü, sevimsiz tecrübem, ‘Yazmazsan hatırım kalır, hadi bakalım buradayım‘ diyor.

Bazen de arkadaşlarım ‘Yazsana’ diye bir konu öneriyor, ama kafalarından o anda neyin niye geçtiğini bilemediğimden yazmamı istedikleri konunun ana fikrini bir mail ile özetlemelerini rica ediyorum. Eğer okuyup anladıktan sonra konu ilgimi çekerse ve o konu hakkında ilgim-bilgim varsa ve de o konuda kendi bakış açımı katarak okuyana fikirlerimi ya da kendime göre çözümlerimi anlatabileceğimi düşünürsem, memnuniyetle yazıyorum.

Yazı yazmaya başladığımdan beri yakınlarım ve arkadaşlarım tarafından yadırganan bir durum var.

Bazıları özel hayatım, ailem, işim ve ilişkilerimle ilgili yazmamdan rahatsız (Rahatsız demeyeyim de garipsiyor diyeyim hadi).

Halbuki ben hiç böyle düşünmüyorum.

Bazen yazılarımın arasında bahsediyorum, benim eğitimini aldığım bir uzmanlık alanım, eğitimini aldığım bir mesleğim yok diye; olan şeyim geçmişte ve bugün yaptıklarım ve ilerisi için düşüncelerim. Yazarak yapmaya çalıştığım şey de işte bu geçmişle olgunlaşan tecrübelerimi, fikirlerimi, hayata bakış açımı ve ilerisi için düşüncelerimi okuyan kişilerle paylaşmak.

Şimdilik yazmak konusunda üç dileğim var:

– Umarım daha yazacak çok konu bulurum,

– Umarım günün birinde hiç kimseye mahcup olacak bir şey yazmam,

– Umarım yazdıklarımın birilerine bir şekilde faydası olur bu hayatta.

Ama fikirlerimi empoze ederek, baskı kurarak veya saçma sapan tavsiyeler vererek değil tabii ki.

Velhasıl kelam, kendimden de verdiğim örneğe bakarak eğer illa bir şeyler yazacaksanız başkaları için bir şeyler yazabilirsiniz diye bir fikir verebilirim size (Kaşla göz arasında yazanı da eğitiyor).

Benim yazmaya başlamam nasıl oldu biliyor musunuz?

Bazı dostlarım, iş ve spor hayatımda yaşadığım başarı ve başarısızlıklarımı, hayal kırıklıklarımı, iflaslarımı, şirket içi ya da arkadaş toplantılarında sohbet formatında anlatmamı istemişti.

Titizlikle günlerce üzerinde çalışıp hazırlandığım konuşmalarımın notları, işte bu yazılarımın başlangıcı oldu diyebilirim özetle.

Kurumsal toplantılara konuşmam karşılığı para teklif edenler de oldu, içimden güldüm ve teşekkür ettim; kabul etmedim tabii ki (Her şeyi abartmayı ne severiz).

Konuşacaksam bedelsiz ve genelde okullarda olmasını tercih ediyorum.

İster yazı olsun ister konuşma iç dünyam ve yaşadıklarımla karşımdakileri düşündürüp ilham vermeyi amaçlıyorum.

Bazen iş hayatım konusunda yazıyorum, benim yanlışlarım başkalarına ders olsun diye.

Bazen eğitim hakkında yazıyorum, tüm hayatım boyunca her alanda hissettiğim ihtiyacı kafalara perçinlemek için.

Bu sefer de saçma bulduğum o yazıdan hareketle ne yazdığımı ve nasıl yazdığımı anlatmak istedim sizlere.

Kim bilir belki sizin de midenizde bazı kelebekleri harekete geçirir, siz de yazarsınız.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Mehmet Aksel

SON HABERLER

‘İhracat’ kararı Türkiye ile Britanya arasında ‘olumlu hava estirmiş’

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Britanya'nın savunma sanayi … Devamı...

Buse Naz Çakıroğlu ve Hatice Akbaş dünya şampiyonu!

Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası'nda Buse Naz Çakıroğlu ve Hatice Akbaş … Devamı...

Çevik kuvvet polisi Boğaziçi’ne girdi: Onlarca gözaltı var

Boğaziçi Üniversitesi'nde 9'uncu Onur Yürüyüşü'ne katılan öğrencilere çevik … Devamı...

Judoda Sümeyye Kaya Gymnasiade’de altın madalya kazandı

Uluslararası Okul Sporları Federasyonu (ISF) tarafından Fransa'da … Devamı...

Didim Vegan Festivali başladı

Aydın'ın Didim ilçesinde belediye tarafından bu yıl 4'üncüsü düzenlenen … Devamı...

Akşam Postası / 20 Mayıs 2022

Erdoğan övünmek için istatistik bulup çıkardı ama onu da … Devamı...

Rusya’daki McDonald’s şubelerine yeni isim arayışı başladı: RusDonald’s, MakRus…

ABD merkezli fast food zinciri McDonald's Ukrayna'nın işgal edilmesinden … Devamı...

İngiltere’de düşük fiyattan altın satan kurum Merkez Bankası mı?

Bloomberg ajansının haberine göre İngiltere Merkez Bankası (BoE) kasasında … Devamı...

Erdoğan övünmek için istatistik bulup çıkardı ama onu da çarpıttı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sosyal yardımlar konusunda AKP iktidarını … Devamı...

Finlandiya’da NATO başvurusunun şerefine özel bira üretildi

Finlandiyalı küçük bir bira üreticisi, ülkenin NATO'ya katılma başvurusunun … Devamı...

Aman canım giderlerse gitsinler, memlekette hekim mi yok!
2022: Elde avuçta ne var?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1662 gündür hapiste

YAZARLAR

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

Yekta Kopan’ın özrü, Gezi’nin sızlayan kemikleri…

Dağhan Irak

Akrep’te Ay Tutulması

Neslihan Kazdal

Buluşalım artık!

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Tekrardan kaçın ama sakınma!

Mustafa Dağıstanlı

Onca insan ‘sivil ölüme’ mahkûmken toplumda huzur olacaktı, öyle mi!

Murat Sevinç

Zafer Partisi nedir, kimin işine yarar?

Dağhan Irak

GÜNÜN 11’İ

Esfender Korkmaz: Doların daha da artması kaçınılmaz

Nasuhi Güngör: Tehlikeli bulduğum bazı yaklaşımlara dikkat çekmek istiyorum

Barış Yarkadaş: Türkiye büyük bir kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya

Barış Pehlivan: AKP kulislerinde ‘tüzük yine esneyecek’ diye konuşuluyor

Kemal Öztürk: ‘Reis bir şey yapacak’

Yalçın Karatepe: Paranın değerini korumak için fazla bir alternatif kalmıyor

Burhanettin Duran: Mesele ‘fırsattan istifade pazarlık’ değil

Yücel Özdemir: NATO iş olsun diye üye sayısını artırmıyor

Figen Çalıkuşu: Terörist yetiştiren bir ticari şirket duydunuz mu?

Alaattin Aktaş: İkinci el konutları satanların amacı ne?

Necati Doğru: NATO-TOTO başladı

Pi sayısının virgülden sonraki 3 bin 600 basamağını ‘noter huzurunda’ ezbere okudu

Dürüm dağılmasın diye: Yenilebilir bant

Rapor yazmak için incelediği dokuların mikroskobik görüntülerini ‘Pathart’la sanat eserine dönüştürüyor

Valilikten kampanya: Sigarayı bırakan dört kişiye çeyrek altın

‘Arılar insanların geleceği’ diyen veteriner uyardı: Türkiye’de kovan başına bal üretimi artmalı

Yürüyemeyen zürafayı özel alçı imal edip ayağa kaldırdılar

Çevre halkının çok sevdiği ayıyı öldüren polis açığa alındı

Mercedes dünyanın en pahalı arabasını sattı

Yer Kayseri: Mazgaldan çıkan hırsızın bekçilere yakalanması güvenlik kamerasına yansıdı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi