• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Rakının çıtırla Harman olduğu yerdeyim

07/08/2025 18:52

BEHZAT ŞAHİN

@behzatsahin7


Tam 30 yıl önce gazeteci olarak gelmiştim buralara. Sokaklarda ne asfalt, ne kaldırım… Mahalle polis ablukasında, her yer zırhlı araç, sokak girişlerinde de mahallelinin kurduğu barikatlar vardı. Her an yeni bir çatışmaya gebe…

Daha önce polis ateşiyle ölenler olmuştu. Dört kahvehane ve bir pastanenin taranmasıyla başlayan ‘olaylar’, İstanbul’un birçok yerine yayılmış, protesto gösterileri düzenlenmişti. Tarihe ‘Gazi Mahallesi olayları‘ diye geçen çatışmalarda kimi polis kurşunuyla 22 kişi öldürülmüştü.

Alevi ağırlıklı Gazi Mahallesi, sol örgütlerin etkin olduğu yerlerden.

Bugün meyhaneci olarak Vezneciler’den kalkan 38B ile 45 dakikada gittim Gazi’ye. Etrafı tanımak için iki durak önce indim. Gazi Mahallesi durağından bir sonraki durak, Gazi Polis Merkezi. Merkez tepede, duvarlarla çevrili. 

Hatırladığım Gazi’den eser yok şimdi. Geniş asfalt caddeler, çok katlı apartmanlar, dükkânlar, kafeler, kahvehaneler… İstanbul’un çarpık gelişen diğer semtlerinden hiçbir farkı yok. 

Gördüğüm meyhanelerin fotoğrafını çektim bir yandan da; belki oralara da uğrarım gelecekte. Karşı kaldırıma geçtiğimde, çay ocağı önünde oturan bir kişi “Resim çektin, sıkıntı mı var?” diye sordu. “Rakı içeceğim yer arıyorum” diye cevap verince gevşedik. Mahalleli gelen gideni gözlüyor anlaşılan.

Birkaç meyhane var, ben, buranın en eskisi diye bilinen Harman Restaurant’ı arıyorum, çok da zor olmadı bulmak. Durağa çok yakın. Gazi’nin ana caddesi İsmetpaşa’yı kesen 1417. Sokak’ın köşesi sayılır. Bir apartmanın altında, girişi sokak içinden.

Harman, Gazi Mahallesi’nin ilk meyhanelerinden.

Erkenden oturdum, havanın kararmasına çok var daha. Loş mekânda benden önce gelmiş bir kişi rakısını yudumluyor.

Sonradan tanışacağımız Serhat bey…

Kapı önünde telefonla konuşan sahibi, birazdan gelip istediğim yere oturabileceğimi söyledi. Girişin solundaki köşe masa, tam bana göre, tüm salona hâkim.

35’lik söyledim, meze seçmek için dolabın başına geçtim. Dolap karanlık, ışığı yanmıyor. Yaz olduğu için zaten meze sayısını da az tutmuşlar. Sıcakların çoğu tavuk ama et de var. Bolca da meyve.

Meze dolabının ışığı yanmıyor. Yandan gelen gün ışığıyla ancak bu kadar.

Hepsinden yarımşar porsiyon isteyip donattım masayı. Arnavut ciğeri, haydari, patates salatası, yoğurtlu patlıcan kızartma, yoğurtlu semizotu. Hovardalığım tutmasa beş altı çeşit söylerim genellikle.

Hovardalığım tuttu, dolaptaki bütün mezelerden sipariş verdim.

Ben daha ilk yudumu alırken köşedeki kişi de kalktı, kaldım tek başıma.  

Beni buyur eden Ali beyle (Altıngül, 59) tanıştık bu arada. Tokat Zileli. 20 yıl önce ortağıyla açmış, o da bir-iki saate gelirmiş. 13 yaşında başlamış mesleğe.

“Komi olduk, garson olduk, hâlâ sürünüp gidiyoruz. Yorulduk, devredip çekileceğiz artık” dedi bıkkınlıkla.

Adını, köylerine duydukları özlemle Harman koymuşlar. Zaten aksesuvar olarak orak, yaba, kağnı minyatürü, yün çorap filan asılı. Suavi, Kemal Sunal, Neşet Ertaş, Aşık Veysel, Kıvırcık Ali, Muhlis Akarsu, Mustafa Kemal Atatürk, Levent Kırca, Mahsuni Şerif, İlyas Salman, Kâhtalı Mıçı, Zeki Alasya, Hüseyin Baradan, Müzeyyen Senar, Münir Özkul, Tarık Akan’ın çoğu siyah-beyaz portreleri de asılı. Tuvaletin girişinde bir küçük Mona Lisa reprodüksiyonu dahi vardı. 

Tuvalet demişken, alaturka taşlı tek kabin, üstelik sifon yerine maşrapasıyla bir kova var. Ama temiz. Ya da o gün ilk kullanan bendim. 

Arabasını dükkânın önüne park eden iki kişi kapıda karşılandı. Müdavimler. Yanımdaki masaya oturdular. Onlar gelince duvardaki vantilatör çalıştırıldı, tavan lambaları açıldı. Bankonun üstündeki televizyon ekranından çalınan Radyo 7 kanalı, yerini Ferhat Tunçların, Abdullah Papurların, Mahsuni Şeriflerin olduğu başka bir kanala bıraktı. Görüntü olarak da TRT Belgesel kanalı açık.

Hava kararmaya yakın müdavimler gelmeye başladı.

İçeri giren bir başka beyefendi daha elini yıkarken masasına 20’lik rakı ve haydarisi kondu bile.

Önümdeki masaya, müdavim olduğu anlaşılan iki kişi daha geldi. Hayli kilolu beyefendi iki sandalyeyi birleştirerek oturdu. 

Dörder kişilik 11 masalı Harman’ın yarısı bir anda doldu bile. 

İçeri giren gençten biri, ben dahil, herkesle tokalaştıktan sonra mutfağa geçti. Gençten dediysem, 16’sında. Adı Toprak. Pek sempatik. Diğer ortağın oğluymuş, yardıma gelmiş. Babası da birazdan gelirmiş.

Babası da gelince herkesle tokalaştı, ben dahil. Uğur bey (Gökçe, 52) 14’ünde imiş mesleğe başladığında. 35 yıldır mahalleli. Onda da var bıkkınlık. Dükkânı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu maliyetlerle daha ne kadar dayanırlar, bilmiyorlar.

Bu üçlünün elinden servis de pek iyi mutfak da. Soldan sağa Toprak, Ali bey, Uğur bey ve ben.

Önümdeki kilolu beyefendi sandalyelerini kenara çekip sırtını duvara vererek yere oturdu. Yüz yüzeyiz artık. “Afiyet olsun” diye kadeh kaldırdım. Laflamaya başladık. 

Sandalyesinde rahat edemeyip sırtını duvara vererek yere oturunca yüz yüze gelip tanıştık.
Sandalyesinde rahat edemeyip sırtını duvara vererek yere oturunca yüz yüze gelip tanıştık.

İki arkadaşı daha geldi masasına, 35’liğin üstüne bir de 70’lik açtırdılar. Vedalaşırken tanıştım diğer arkadaşlarıyla. 

Serhat beyin arkadaşlarıyla giderken tanıştım. Soldan sağa Doğan Ay (31) Vedat Öztürk (50), Serhat beyin solundaki de Bilgin Öztürk (47).

Serhat bey (Yemiş, 47) 1995’ten beri meyhane müdavimiymiş. PVC doğrama atölyesi var. Haftada en az üç-dört çıkar, her çıktığında da en az bir 70’lik içermiş. Erzincanlı. MHP’liymiş. Hem de bu mahallede! Sultangazi’den geliyormuş buraya.

Açıkça sordum, 360 kiloymuş. Dedesi de böyle kiloluymuş. “Genetik herhalde” diyor. Hakikaten, benim yediklerimden fazla bir şey de yemedi gözlemlediğim kadarıyla. 

Ali bey, çıtır önerdi. Baktım Serhat bey de ondan yiyor, vardır bir bildiği. Tavuk yememe prensibimi burada da bozup söyledim bir porsiyon. Gerçekten tavsiye ettikleri kadar varmış, neyse ki arsızlık edip ikinciyi istemedim.

Tavuk ön yargımı kırmasaydım bu lezzetten mahrum kalacaktım.

Herkes bu çevreden, ben uzaklardan. Yol da uzun. Malum, İETT hele bu semtlerde pek erkenci. Hesabı istedim. 1880 lira.

Fiyatları Uğur beyden aldım. Bira 125, 35’lik 1000 (gerçi bana bin 100 yazmışlar), mezeler 150, ara sıcak 150, patates közde 150, ızgara tavuk, kanat, çıtır 300-350 arası, kavurma ve et ızgara 500 lira. Öğlen başlayan servis geceyarısına kadar sürüyor. Haftanın ve yılın her günü açıklar.

Dışarda el ayak çekilmiş. 38’i yakaladım bu kez. Doğru Aksaray. Aksaray hâlâ cıvıl cıvıl.

Kategori:Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Behzat Şahin

SON HABERLER

Bakan Bayraktar: Elektrikte ve doğalgazda bir zam düşünmüyoruz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, kışa girerken elektrik ve doğalgaz fiyatlarında artış planlanmadığını söyledi.

Şampiyonlar Ligi: Galatasaray, Liverpool'u tek golle geçti

Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde İngiliz ekibi Liverpool’u sahasında 1-0 mağlup etti.

Trump'ın Filistin yanlısı öğrencileri sınırdışı etme politikası anayasaya aykırı bulundu

Kararda, uygulamaların ifade özgürlüğünü ‘bilinçlice bastırmak’ amacıyla tasarlandığı belirtildi.

Özel, Arınç'a kararını izah etti

22’nci dönem TBMM başkanı Bülent Arınç canlı yayında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kendisine yolladığı mesajı okudu.

Havva İmamoğlu: Bitsin bu zindan

Havva İmamoğlu, tutuklu oğlu Ekrem İmamoğlu’nun kendisine yazdığı mektubu okuyup sordu: “Bu zindan bitmeyecek mi? Bitsin.”

Kamboçya, Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi
Netanyahu: Gazze'yi ilhak etmeyeceğiz

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 891 gündür hapiste

YAZARLAR

Karar vermenin yorgunluğu

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Gölgelerin arasına taşınan sır; Claudia

Ayhan Tinin

İmzalı ve Birinci Baskı Kitaplar Müzesi

C. Hakkı Zariç

Yerli ve milli Nokta.

Mustafa Alp Dağıstanlı

Düşünceye tolerans hava gibi su gibi bir ihtiyaç

Murat Sevinç

Apti'ye veda: Şekerim, benim fıtratım böyle…

Murat Sevinç

Mutluluk dayatması

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

GÜNÜN 11’İ

Esfender Korkmaz: Türkiye dünyada kayıt dışı ekonominin en yüksek olduğu ülkeler arasındadır

Alaattin Aktaş: Trafik cezaları 2026'da yaklaşık yüzde 25,25 artırılacak

Alper Kaya: Sporda hakemlere şiddet bangır bangır yükselerek geliyor ama kulaklarımızı tıkamaya devam edelim olur mu?

Abdulkadir Selvi: KAAN düşmanı lobi harekete geçti

İbrahim Kahveci: Asgari ücrette denge seviyesi 30 bin lira

Tolga Şardan: Bu kadar yakalama ve iade işlemine karşın Gürcistan'da halen 1,200 dolayında firari var

Mehmet Y. Yılmaz: Türk bankaları kaynağını sormadan 800 milyon doları nasıl transfer edebilmiş?

Çağdaş Gökbel: Uzmanlar ve danışmanlar terörizminin kurbanı Ekrem başkan

Mustafa Balbay: Meğer gaz Karadeniz'de değil, Atlantik'in hemen ötesindeymiş

Murat Ağırel: Sayıştay raporları Türkiye'nin adeta bir Norveç gibi kazanan ülke olduğunu söylüyor

Füsun Sarp Nebil: Kent hakkı önemli çünkü insan odaklılık anlamına geliyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×