Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen Atatürk Orman Çiftliği’ne inşa ettirdiği ve 1 milyar doları aşan maliyeti nedeniyle tepki çeken ‘Ak Saray‘, dünya basının ilgi odağında kalmaya devam ediyor. Son olarak, Erdoğan’ın geçen yıl yaptığı askeri darbe nedeniyle ‘kanlı‘sı haline gelen Abdülfettah Sisi’nin yönetimindeki Mısır’da, devlet gazetesi El Ahram Ak Saray üzerine bir makale yayımladı.
Said Abdül Mecid imzalı makalede, Erdoğan’ın gösterişe ‘fazlasıyla düşkün olduğu‘ vurgulandı; Ak Saray’ın ‘Kemalist mirasın kalbine bir hançer daha sapladığı‘ savunuldu; Ermenek faciası nedeniyle binada yapılacak ilk törenin iptal edilmesi de, ‘kara büyü‘ diye nitelendirildi.
Makale özetle şöyle:
Bastırılamaz bir iktidar hırsı
* Ne kadar da tuhaf bir siyasi lider. Uzak geçmişte kalan despot dönemlerde benzerleri olabilir. Fakat 1920’lerde yeni ve farklı dönemin habercisi olan büyük Anadolu ayaklanmasınan bu yana, Türkiye’de hiçbir lider güç için bu kadar bastırılamaz bir istek ve kontrol için bu kadar tutkulu bir gayret ortaya koymadı.
* Teoride, Türkiye’de bir kişi cumhurbaşkanı olduğunda, anayasaya göre siyasi partilerle bütün bağlarını koparmak zorunda. Türkiye cumhurbaşkanının tarafsız olması, partizan tartışmalardan uzak durması, halkın tümünün cumhurbaşkanı olması gerekiyor.
Pazar günü AKP’ye gitti!
* Fakat görünüşe göre Erdoğan kendi bildiğini okuyor. Pazar günü gece geç saatte, kendisine yakın hiçbir yetkiliye haber vermeden, gizlilik sağlamak için şahsi korumalarının sayısını azalttı ve AKP Genel Merkezi’ne gitti. Amacı, partinin düzgün işlediğini yerinden garanti altına almaktı. Ama mesaj açıktı: Bu görevler bir başkasına verilmiş olsa da, Erdoğan hala iktidar partisinin lideri ve başbakandı.
* Erdoğan başından beri planının bu olduğunu saklamadı da. Cumhurbaşkanı olmadan önce sahip olduğu bütün yetkileri kullanmaya devam ediyor. Nihayetinde, kampanyası sırasında bike ptokol cumhurbaşkanı değil, koşan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağını kendisi söylememiş miydi?
Basında çıkan iddiaları hala yalanlamadı
* Bu vaadine bağlı kalarak, kabinedeki bütün yardımcılarını cumhurbaşkanlığı sarayına götürdü, geride de bütün kabine toplantılarına katılma yetkisi bulunan ve en küçük detayı bile kendisine aktaran, güvendiği bir danışmanını gönderdi. Türkiye basınında yayımlanan bu yöndeki haberler hala yalanlanmadı.
12 yıl önceki röportajdan belliydi!
* 12 yıl önce Erdoğan’la yaptığım ilk röportajı hatırlıyorum. Partisinin liderliğine geldiği sıralardaydı; AKP’nin geçici genel merkezinde bir salondan diğerine yönlendirilirken, ihtişama ve şıklığa gösterilen özen dikkatimi çekmişti. u izlenimim, Erdoğan’ın ofisine girdiğim anda teyit edildi. Oda çok genişti. Her köşe, özel olarak seçilmiş lüks mobilyalarla doluydu. Aynı zamanda, ışıkların kendisine dönük olması şartıyla, bir aydınlatma düşkünlünü ya da daha doğru ifadeyle, tutkusunu ortaya koyan gösterişli bir ortam vardı.
Cumhuriyet’e bir hançer…
* Dolayısıyla, kendisinden önceki karizmatik şahsiyetlerin, herkesten önce de Mustafa Kemal Atatürk’ün imajını yok etmek için kararlı bir biçimde çabalaması son derece tutarlı görünüyordu. Süreç hem sinsice, hem de inatçı bir biçimde ilerledi. Bugün Türkiye halkı, Erdoğan’ın Kemalist mirasın kalbine yeni bir hançer saplamasını izliyor. Bu kez hançer, Osmanlı teokrasisine kesin bir son veren laik cumhuriyetin sembollerinden Çankaya Köşkü’nün yerine inşa edilen büyük ve gösterişli bina. Bu devasa proje için yaklaşık 3 bin 500 ağaç söküldü, Ankara’nın akciğerlerinin büyük bir kısmı yok edildi. Bu, cumhuriyetin kurucusuna saplanan bir diğer hançerdi.
Merak edilen soru: Ak Saray’ın ne acelesi vardı?
* Şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Türkiye’de birçokları, zaten milyonlarca dolarlık yükün altındaki ulusal bütçeye esasında ihtiyaç duyulmayan devasa bir bina yapılmasının ne acelesi olduğunu merak ediyor. AKP yetkilileri bu tür bir soruyla karşı karşıya kaldıklarında, 2023’te 100’üncü yılını kutlayacak olan ‘Yeni Türkiye’ için bu inşaatın gerekli olduğunu savunuyor.
Halk ziyaretlerine açılacak mı?
* Yeni saray kompleksinin eskisinden çok daha büyük olması ve onursal bir cumhurbaşkanının ihtiyaçlarının ötesine geçmesi nedeniyle, bir yorumcu olarak insan şunu merak ediyor: Acaba Erdoğan’ın yeni sarayındaki ‘sembolik‘ görevleri, bir gününü Beyaz Saray’daki gibi halk ziyaretlerine açmasına yeterli vakit bıracak mı?
Megaloman, hırslı bir Osmanlıcı
* Bu saray, Erdoğan’ın megalomanisini, mevki ve servet hırsını, kendisi sultanın tahtında otururken Osmanlı’nın emperyal zenginliğini ve ihtişamını canlandırma arzusunu açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla, siyasi muhalefetin her kesiminin, 350 milyon dolarlık yeni koltuğu için yapılan yemin törenini boykot etmesi şaşırtıcı değil.
Ermenek’le ortaya çıkan ‘kara büyü’
* Fakat kutlamalara başka kara bulutlar gölge düşürdü. Törenin başlamasından birkaç saat sonra, Türk televizyonları bir diğer maden kazasının haberini veriyordu. Soma faciasının anılarını canlardan bu olay, Erdoğan’ı 2 bin 500 büyükelçi işadamı, siyasetçi ve santaçıyı davet ettiği (ve birçoğunun gitmeyi reddettiği söylenen) törenleri iptal etmek zorunda kaldı. Sanki Erdoğan’ın Ak Saray’ı üzerinde kara bir büyü vardı…