METE ÇUBUKÇU
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesini engellemenin ABD’nin ‘stratejik bir hedefi olmadığını’ söylemiş. Amerikalılar, IŞİD’ın Irak ve Suriye’deki savaş kabiliyetini sonlandırmaya odaklanmış.
Kobani Türkiye hükümetinin de stratejik hedefi değil. Ankara da hala Esad’ın peşinde.
ABD’nin hedefi daha net, daha kısa vadeli. Washington, Ankara’nın tahayyülündeki Şam’ın üç saatlik ya da üç günlük mesafede olmadığını biliyor.
Kobanililer stratejik planları bekleyecek durumda değil
Üstelik Kobani hemen burada, yanıbaşımızda. Katliam tehditdi altında olanlar, Türkiye vatandaşlarının akrabaları. Öyle, ileriye yönelik uzun vadeli, pratikte pek bir işe yaramayan stratejik planları bekleyecek durumda değiller.
Kobani’nin bir dönüm noktası olacağını ancak Ortadoğu’yu bilenler anlayabilir.
Çünkü bu durum sadece Rojava Kürtleri’yle ilgili değil. Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün’ü de içine alan bir tehlike. Artık herkesin kiminle komşu olacağına, Ortadoğu’nun hatırısayılır bir bölümünde hakimiyet sağlama ihtimali bulunan IŞİD gibi yapılarla yaşanıp yaşanmayacağına karar verilmesi gerekiyor.
Kobani Türkiye’nin sorunu
Tarihi fırsatın anahtarı ise Kobani.
Bunu anlamak için sınırda birkaç saat dolaşıp insanlarla konuşmak, olan biteni görmek, Kobani’ye uzanıp birkaç saat geçirmek yeter. Kobani Suruç’un bir mahallesi gibi. Bir elmanın iki yarısı… Kobani sorunu Türkiye vatandaşlarının sorunu, Türkiye’nin sorunu.
Suriye Kürtleri, Rojava, Kobani bugünden değil 90 yıl öncesinden bir okumayla anlaşılabilir. Suriye Kürtlerinin Türkiye’den ayrılış hikâyesine baktığımızda bunu görebiliriz. 1. Dünya Savaşı sonrasındaki parçalanmadan Kürtler de payını aldı. Bugün Suriye Kürtleri dediğimiz insanların önemli kısmı, Türkiye’deki Kürtlerle dostluk ve akrabalık ilişkisi içinde.
IŞİD sürecini iyi analiz edemezsek Kobani direnişini de iyi anlayamayız. Kobani bugün barbarlığa karşı bir özgürlük mücadelesi. Bu nedenle Kobani’nin akıbeti birçok açıdan kırılma anını temsil edecek. Halklar arasındaki ilişkiler için, birlikte yaşam için turnusol işlevi görecek.
Suriyeli Kürtler üçüncü yolu seçti
Türkiye, Kobani’de yönelik kendi politikalarını izah etmeye çalışırken şu eleştiriyi getiriyor: PYD neden rejimle hareket ediyor?
Genel itibariyle Kürtler Suriye’deki iç savaşta rejimle birlikte hareket etmedi. Kendi mücadelelerini verdiler, üçüncü yolu tercih edip, ‘Kürt bölgesinde kendi model ve yönetimlerimizi kuracağız’ dediler. 2014 yılı boyunca Esad ve IŞID’le savaştıkları da biliniyor.
Rojava ‘tehdidi’
Bölgede yaşayan tüm halkların kendi değer, inanç ve etnik kimlikleriyle var olabileceği iddiasındaki bir deneme bu. Bu modeli savunan herhangi bir bölge ülkesi yok. Ütopik olup olmadığını ileride göreceğiz.
Ancak, bölgeye baktığımızda merkezi, baskıcı yönetimler ya da IŞİD, El Nusra tarzı vahşi yapılar görüyoruz. Bölge, halkıyla barışmayan devletlere dolu. Bu nedenle Rojava’da geliştirilmeye çalışılan model bölge ülkeleri açısından bir ‘tehdit’ unsuru olarak görülebilir.
Peşaver olmamk için
Kobani direnişi yeni bir model için mücadele.
Ayrıca bu direniş yalnızca bir örgüte değil bir anlayışa karşı da direnişi simgeliyor. Düşünsenize, IŞİD Kudüs’ün yolunu açan Selahattin Eyyubi’nin torunlarını İslamlaştırma iddiasında!
Yineleyelim.
Türkiye’nin sınır bölgesinin Peşaver olmaması için IŞİD’i durdurmak, ama ondan önemlisi tarihe yeni bir sayfa açmak için Kobani’ye destek vermek gerekir.
Belki de Kobani Ortadoğu’yu ‘öğrenmek isteyenler’ için farklı açılardan yeni bir başlangıç olabilir.