MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, ekim ve kasımda Covid-19 ve gribin birlikte etkili olabileceğini söyledi.
Özellikle eylüle girerken, İngiltere, Almanya, Güney Kore, Brezilya, ABD’de Covid-19 vakalarında büyük artışlar tespit edildiğini belirten İtil, “Yaz bitti. Okullar açıldı. Kapalı yerlere girdikçe bizde de vaka artışlarının ve yeni varyantların ortaya çıkabileceğini öngörebiliyoruz. Bunun için toplumun aşılanmasını çok önemsiyoruz” dedi.
‘Grip aşıları da herkese ücretsiz olsun’
Aşılama oranı dünya nüfusunun yüzde 80’ine ulaşmadan pandemiden kurtulmanın zor olduğunu vurgulayan İtil, şöyle devam etti:
“Dünyada 41 ülkede yüzde 70’in üzerinde nüfus şu anda aşılı. 90 ülkede de aşılama oranı yüzde 40’ın altında. Türkiye’deyse iki doz aşılı 53 milyon kişi var. Üç doz aşı olan 28 milyon, dört-beş doz aşı olansa 13 milyon. Mutlaka 12 yaş altı çocuklar da Covid-19 aşısıyla aşılanmalı. Aşısını ya da hatırlatma dozunu yaptırmayanlar tamamlamalı. Grip sezonu başladı. Şimdiye kadar maskelerle gripten de korunduk. Ama maskeler çıktı. Grip aşısı için mutlaka risk grupları tanımlanıp aşılanmalı. Biz dernek olarak grip aşılarının da herkese, ücretsiz yapılmasını öneriyoruz.”
İtil ayrıca Sağlık Bakanlığın Covid-19’dan ölümleri ve vakaları günlük olarak bildirmesini, eğer artış varsa da önlemlerin yeniden alınması gerektiğini söyledi.
‘Kış çok kötü geçebilir’
Prof. Dr. Nurdan Köktürk de kliniklerde ağır grip tabloları görmeye başladıklarını söyledi. Hem solunum yolu hastalığı bulguları (burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı) hem de göğse inip öksürten enfeksiyonlarla gelen çok sayıda hasta olduğunu belirten Köktürk, şunları söyledi: “Bunlar Covid-19’la çok karışıyor. Covid testleri yapıyoruz ve negatif gelebiliyor. Grip tek tük de olsa gösterilmeye başlandı. Ama grip dışı solunum virüsleri de var. Dikkat çekici olan şu: Birkaç yıldır uyuyan ve genelde, sarsıcı enfeksiyonlar yaratmayan virüsler de çok fazla ‘hücum ederek’ geliyor. Bu dönemde gördüğümüz tablolar ağır ve birbirine karışıyor. Maske takmamız bizi pek çok enfeksiyondan korumuştu. Şimdi tüm gevşemelerle birlikte okulların açılması, şikayeti olanların teste gitmemesiyle her şey tekrar allak bullak olabilir. Kış dönemi çok kötü geçebilir.”
Şarlatanlara değil, bilime kulak verin
Pandeminin yoğunlaştığı dönemde sesleri bir nebze kısılan şarlatanlar, bilim ve aşı karşıtları yine seslerini yükseltmeye başladı. Ancak hem pandemi sırasında hem de hafifledikten sonra yapılan bilimsel araştırmalar defalarca aşıların etkisini gösterdi, göstermeye de devam ediyor.
Covid-19 enfeksiyonun Türkiye’deki seyriyle ilgili çok sayıda bilimsel çalışma gerçekleştiren Türk Toraks Derneği, bugün araştırmalarını basınla paylaştı. Her biri bilimsel yayınlarda yer bulan araştırmalar, pandeminin ciddi boyutlarını, uzun dönem sonuçlarını, tedavilerin ve aşıların etkisini ortaya koyuyor. Araştırmalar ve özet sonuçları şöyle:
Birinci dalgada erkekler daha çok öldü
Prof. Dr. Nurdan Köktürk’ün paylaştığı araştırma, Covid-19 tanılı hastalarda ölüm sıklığı ve ölüm nedenlerini anlamak amacıyla pandeminin ilk dalgasında yapıldı. Araştırmaya 26 merkezden bin 500 hasta dahil edildi. PCR pozitiflik oranı yüzde 66,2 idi. Olguların yaklaşık yüzde 80’i hafif-orta, yüzde 20’siyse ağır ve kritik olgulardı. Ölüm 67 olguda görüldü ve oran yüzde 4,5’di.
Sonuç olarak ayrıntılı istatistiksel analizde, erkek cinsiyette, ağır pnömoni (zatürre), kritik hastalık, kanser ve akciğer sertliği olgularında ölüm riskinin belirgin arttığı saptandı.
Sigara içenlerin ölüm riski daha yüksek
Dr. Öğr. Üyesi Füsun Fakılı’nın paylaştığı araştırmada, Türkiye’de ilk dalgada hastaneden taburcu olduktan sonra hayatını kaybeden hastalar incelendi. Çalışmaya 11 Mart-31 Temmuz 2020 tarihleri arasında 18 merkez katıldı ve bin 112 vaka analiz edildi. Taburcu olduktan sonra hayatını kaybeden hastaların ölüm nedenleri kaydedildi.
Buna göre taburculuk sonrası ölüm oranı yüzde 2,8; hastanedeki ölümlerle birlikte değerlendirildiğinde yüzde 6,3 olarak bulundu. Sigara içenlerin ölüm oranı içmeyenlerden yüksek. 65 yaşından büyük olanlarda, erkeklerde ve yandaş hastalık olarak da malignite (kanser), KOAH, kalp hastalığı veya şeker hastalığı olan hastaların ölüm oranı yüksekti. Ölümlerin yüzde 63,3’ünün taburculuktan sonraki ilk 6 ayda gerçekleşti.
İlk ilaçlar daha da kötü yaptı
Dünya pandemiye hazırlıksız yakalandı. Yeni enfeksiyonun ne aşısı ne da ilacı vardı. Başta eldeki ilaçlar denendi. Doç. Dr. Cenk Babayiğit’in paylaştığı araştırmada, 16 şehirdeki 26 merkezde, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tedavi rehberlerine göre hastanede tedavi edilen bin 472 yetişkin Covid-19 hastası izlendi. Hastalık tablosunun ağırlığına göre bir veya birden fazla Covid-19 ilacı kullanan hastaların analizinde; hiçbirinin olumlu klinik etki yapmadığı tespit edildi. Hidroksiklorokin veya lopinavir/ritonavir veya favipiravir kullanımının hastanede yatış süresinde uzama riski, favipiravir kullanımının hastalarda yoğun bakım ve invazif mekanik ventilasyon riskinde artış, lopinavir/ritonavir kullanımının karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma riskinde artış, favipiravir ve azitromisin kullanımının karaciğer fonksiyonlarında bozulma riskinde artışla ilişkili oldukları saptandı.
İnaktif aşıların etkisi bitti!
Prof. Dr. Oğuz Uzun da pandeminin seyrini değiştiren aşılarla ilgili yaptıkları araştırmayı paylaştı. Araştırma, pandeminin dördüncü dalgasının zirve yaptığı 1 – 10 Ağustos 2021’de 18 farklı ilden, 25 farklı hastanede Covid-19 nedeniyle hastaneye yatan hastaların (yoğun bakım ve/veya hastanede yatan) aşılama durumunu öğrenmek ve iki farklı hatırlatma dozunu karşılaştırmak amacıyla yapıldı. Toplam bin 401 hasta verisine bakıldı. Hastaların 669’u (yüzde 47.8) hiç aşı olmamıştı. 1.304’ünün (yüzde 93) aşısız veya iki doz inaktif (Sinovac) aşılı veya yetersiz doz (tek doz) aşılı olduğu izlendi. Bu hastaların 529’u (yüzde 37.7’si) yoğun bakımlarda yatıyordu.
Yatan hastalar içinde iki doz inaktif aşı (Sinovac) + bir doz mRNA aşısı (BioNTech) olanların sayısı 11 (yüzde 0.8) olduğu görülürken, üç doz inaktif aşı olanların sayısıysa 49 (yüzde 3.5) idi. Yoğun bakımdaysa iki doz inaktif aşı + bir doz mRNA aşısı olan üç hasta (yüzde 0.6) bulunurken, üç doz inaktif aşı olmuş 21 hasta (yüzde 4) bulunuyordu. Yoğun bakımda yatan hastaların 497’si (yüzde 94) aşısız veya iki doz inaktif aşılı veya yetersiz doz (tek doz) aşılıydı. Sonuç olarak, Sinovac aşısı olan hastalarda, aşının koruyuculuğunun sona erdiği ancak iki doz Sinovac aşısı üzerine hatırlatma dozu olarak BioNTech yapılmış hastalarda koruyuculuğun yüksek olduğu gösterildi.
En yüksek koruyan aşı: Üç doz Biontech
Dr. Oya Baydar Toprak’ın paylaştığı araştırmada, Eylül 2021 ile Ocak 2022 arasında 28 merkez ve 18 ilden Covid-19 nedeniyle hastanede yatan toplamda 5 bin 331 PCR pozitif Covid-19 hastası ve karşılaştırılmalı değerlendirme amacıyla ayakta tedavi gören ve Covid-19 olmayan bin 645 hasta verisi analiz edildi.
Çalışmayla etkili aşılamanın Covid-19’la ilişkili hastaneye yatış oranını azalttığı gösterildi. Covid-19 nedeniyle yatan hastaların yaklaşık yüzde 40’ı aşısızdı. Aşısızlara göre değerlendirme yapıldığında hastaneye yatış riskinin iki doz inaktif aşı olanlarda yüzde 42, üç doz inaktif aşı olanlarda yüzde 73, iki doz inaktif aşı+ bir doz mRNA aşısı olanlarda yüzde 85, iki doz inaktif aşı + iki doz mRNA aşısıyla yüzde 97, iki doz mRNA aşısıyla yüzde 90 ve üç doz mRNA aşısıyla yüzde 98 azaldığı görüldü.
İki doz inaktif aşıdan sonra korumanın, yeterli ve uzun süreli bağışıklık sağlamadığı; bununla birlikte, bir hatırlatma dozun (inaktif aşı veya mRNA aşısı ile), iki doz inaktif aşı alan hastaların bağışıklık tepkisini arttırdığı; daha önce iki doz iki doz inaktif aşı almış hastalarda, üçüncü doz olarak inaktif inaktif aşı yerine, mRNA aşısı kullanılmasının hastaneye yatış ve ağır hastalığı önlemede daha etkili olduğu gösterildi. Araştırma ayrıca dördüncü bir dozun eklenmesinin daha etkili olabileceği gösterdi.
Genetik faktörler de araştırılıyor
Türk Toraks Derneğinin çok merkezli olarak yürüttüğü ve Covid-19’un uzun dönem etkilerini araştıran çalışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya ve Dr. Özgecan Kayalar’ın araştırmasının yakın zamanda sonuçlanması bekleniyor.