• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İkdam gazetesi niye 'Elenler gazânız mübarek olsun' diye başlık atmıştı?

13/02/2022 11:30

Prof. AYHAN AKTAR

11 Şubat 2022 akşamı İstiklal Caddesi’ndeki Yunan Konsolosluğu Şişmanoğlu Binası salonlarında Atina’da yayınlanmış ilginç bir kitabın tanıtımı yapıldı. Kitabın yazarı Nikos Mihailidis, 1964’te Beyoğlu Zoğrafyon Lisesi’ni bitirmesine bir ay kala, İstanbul’dan ailesiyle birlikte elde 20 kiloluk bir bavul ve sadece 20 dolarle tehcir edilen yaklaşık 30 bin Rum’dan biri.

1964 yılının mart ayında CHP lideri İsmet İnönü’nün başbakan ve Bülent Ecevit’in çalışma bakanı olduğu koalisyon hükümeti, Kıbrıs’taki toplumlar arası çatışmaları sebep olarak göstererek 30 Ekim 1930 tarihli ‘Türk-Yunan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması‘nın bazı maddelerini tek taraflı olarak yürürlükten kaldırır. Böylece İstanbul Rumları, o korkunç 6-7 Eylül gecesinden sadece dokuz yıl sonra Türk-Yunan ilişkilerini yıllardır zehirleyen Kıbrıs kavgasının bir kez daha kurbanı olur. Bu kararla, Yunan pasaportu sahibi olup aileleriyle İstanbul’da oturan yaklaşık 30 bin İstanbullu Rum 1964’ün bahar aylarında sınırdışı edilir.


Kitabın yazarı Nikos Mihailidis de lise eğitimini Atina’da tamamlar ve yıllarca özel sektörde üst düzey yönetici olarak çalışır. Emekli olduktan sonra İstanbullu Rumların tarihiyle ilgilenmeye başlar. Yaklaşık dokuz yıllık bir araştırma sonucunda bu kitabı yayınlar.

Kitabın konusuna gelince… 1930’larda Türkiye’nin dış ilişkilerinde en önemli gerilim konusu, faşist İtalyan rejiminin Akdeniz’i ‘Bizim Deniz’ (Mare Nostrum) olarak gören yayılmacı emelleridir. Faşist lider Benito Mussolini’nin Akdeniz havzasını İtalyan devletinin bir tür ‘hayat sahası’ olarak tanımlayan çıkışları, Ankara hükümeti tarafından bir tehdit olarak algılanmıştır.

1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası’nın Polonya’ya saldırmasıyla başlayan 2’nci Dünya Savaşı sırasında Mussolini ile Hitler arasında gizli bir rekabet de vardır. Nazi ordularının Romanya’yı işgalinden rahatsız olan Benito Mussolini, Almanları bir ‘oldu-bittiyle karşı karşıya bırakmak’ için Yunanistan’ı gözüne kestirir. 28 Ekim 1940’da İtalyan orduları Arnavutluk sınırından girerek Yunanistan’a saldırır. Yunan ordusu İtalyanlara karşı kahramanca direnir. Hatta Arnavutluk topraklarında bir karşı-saldırıya bile girişirler. İtalyan faşistleri Arnavutluk cephesinde hiç beklemediği bir direnişle karşılaşır.

Tahmin edilebileceği gibi Kemalist seçkinler ve Türk kamuoyu Yunanistan’ın yanındadır. 1940 yılı sonbaharında İstanbul basını Yunan yanlısı haberler yapmakta ve kısaca aklı başında herkes Yunan ordusunun İtalyanlara iyi bir ders vermesini istemektedir. 30 Ekim 1940 tarihli İkdam gazetesi, ‘Elenler gazânız mübarek olsun’ başlığını atar. Tan gazetesinin 19 Kasım tarihli haberine göre o günlerde İstanbul’da yaşayan Yunan pasaportu sahibi Rumlardan 60 genç, Yunan ordusuna katılmak ve İtalyanlara karşı savaşmak amacıyla coşku içinde Sirkeci’den trenle Yunanistan’a hareket eder. İki gün sonra, yine 100 gönüllünün, faşist İtalyan ordusuna karşı savaşmak üzere Sirkeci tren istasyonundan yolcu edildiğini ve gidenlerin Türk ve Yunan milli marşlarını söyledikten sonra yola çıktığı aktarılır. Yine Tan gazetesinin 4 Aralık tarihli haberine göre İstanbul’un zengin aileleri ve bazı şekerciler 250’şer gramlık kutularda 10 bin 900 kutu şeker hazırlatmıştır. Bu kutular, İtalyanlara karşı kahramanca savaşan Yunan askerlerine dağıtılmak üzere Türk Kızılayı tarafından Yunan Kızılhaçı’na teslim edilmiştir. Hediyelik şekerin dışında, Türkiye Yunanistan’a resmi olarak ambulans, ilaç, aşı ve gıda yardımı yapmaktadır. Ayrıca, el altından cephane ve silah da gönderilmektedir.

Türk-Yunan ilişkilerinin istisnai dönemi

Nikos Mihailidis, kitabında bizlere Türk-Yunan ilişkilerinin çok ilginç ve istisnai bir dönemini anlatıyor. İtalyan ordusuna karşı savaşmak için giden yaklaşık 300 İstanbullu Rum’un hikayesini bir anlamda 2’nci Dünya Savaşı’nın Doğu Akdeniz’deki gelgitleriyle birleştiriyor. İtalyan ordusunun Yunanlılara karşı etkisiz kalması sonucunda bu kez de Nazi ordusu 6 Nisan 1941’de Yunanistan’a kuzeyden saldırır ve kısa zamanda ülkeyi işgal eder. Yunan ordusu iki cephede savaşacak kadar güçlü değildir, 20 Nisan’da teslim belgesini imzalarlar. İstanbullu Rumların yapacağı bir şey kalmamıştır artık. Yavaş yavaş Türkiye’ye dönerler. Bunlardan 78 askerin bindiği tekne, Temmuz 1941’de bir İngiliz denizaltısı tarafından Ege Denizi’nde torpillenir, kurtulan olmaz.

Kitabın ikinci bölümünde Mihailidis’in savaşa katılan İstanbullu Rumlar ve birinci derece yakınlarıyla yaptığı 177 mülakat var. Bireysel anlatılar bundan yaklaşık 80 yıl önce yaşanmış olayların insani boyutlarını anlamamızı sağlıyor.

2’nci Dünya Savaşı yıllarında İstanbullu Rumların İtalyan faşizmine karşı elde tüfek cephede bilfiil savaştığını bendeniz 11 Şubat 2022 akşamı yapılan kitap tanıtım toplantısına kadar bilmiyordum. Hatta Alman ordularının Yunanistan’ı işgalinden sonra, yaklaşık 600 İstanbullu genç Rum’un Yunan devletinin yanında faşizme karşı savaşmak üzere savaşa katıldığını da yeni öğrendim.

Ülkenin işgalinden sonra Yunan hükümeti önce Girit adasına ve daha sonra Mısır’a sığınır. İstanbullu Rumlar da birden kendilerini İngiliz ordusunun içinde buluverir. İngiliz ordusunun Kuzey Afrika ve 1943 yılındaki Sicilya ve İtalya operasyonunda yer alırlar.

Nazilere karşı mücadelede İstanbullu Rumların da yer aldığını, o akşam yapılan konuşmalardan öğrendim. Umarım bu kitap bir gün Türkçeye kazandırılır.

(Bu yazı için, yıllar önce yapmış olduğu yüksek lisans tezinin gazete kupürlerini benimle paylaşma inceliğini gösteren Doç. Dr. Zuhal Mert Uzuner’e teşekkür borçluyum.)

Nikos Is. Mihailidis

Türk-Yunan İlişkileri ve 2’nci Dünya Savaşı’na Gönüllü olarak katılan İstanbullu Rumlar, 1939-1944

Estia Yayınları, 2022

Kategori:Kitap

SON HABERLER

Sağanak bekleniyor: Meteoroloji'den sekiz il için sarı kodlu uyarı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) sağanak ve gök gürültülü sağanak beklentisiyle sekiz ili sarı ve turuncu kodla uyardı.

Hadise: Tertemiz olduğumu bildiğim için operasyon zoruma gitti

Şarkıcı Hadise Açıkgöz, bu sabah İstanbul Başsavcılığı’nın uyuşturucu soruşturması kapsamındaki operasyonda alınmasıyla ilgili “Bu konuda tertemiz olduğumu bildiğim için bugün zoruma gitti. Ağırıma gitti” dedi.

Suç örgütü lideri Necati Arabacı tutuklandı

İzmir’de gözaltına alınan organize suç örgütü elebaşı Coşkun Necati Arabacı tutuklandı.

Marmaray: Valiz ücreti yok

Metro İstanbul’un birden fazla valize ücret alınacağını açıklamasının ardından Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından işletilen Marmaray’dan açıklama geldi: “Valiz ücreti ödemek yok!”

Espresso Lab CHP'nin boykot listesinden çıkarıldı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kahve zinciri Espresso Lab’in partisinin kurumsal boykot listesinden çıkarıldığını duyurdu.

Çocuk Kitaplığı / Arkadaşlar Arasında: Mahallede dostluk ilişkileri
'Sınırları Aşan Kadınlar'ın ilham veren hikayeleri

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 899 gündür hapiste

YAZARLAR

Sınıf arkadaşım Furkan Karabay için

Ece Deniz

Bir illüzyon: Çalışırsan başarırsın

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

'İnsan Avı: Usame Bin Ladin': Belgesel mi istihbarat operası mı?

Ayhan Tinin

Edebiyat Müzesi… Şiir Kütüphanesi… Nâzım'ın bavulu küçük İskender'de mi?

C. Hakkı Zariç

Türkiye'nin yeni dili

Mustafa Alp Dağıstanlı

Sürtünmesiz dünya

Göksun Yazıcı

'Av'ını kaybetse de muhabbeti bâki tutanların mekânı 

Behzat Şahin

GÜNÜN 11’İ

Sefer Levent: 'Oğluna Boğaz'da düğün yapan firma sahibi iki ay sonra konkordato ilan etti'

Özge Güneş: TOKİ'nin yeni Kiralık Konut Projesi

Çiğdem Toker: Özel Bahçeli'ye ilk kez bu kadar açıktan bir üslupla sert çıktı

Elif Çakır: Suikast, Serdar Öktem için de devlet için de sürpriz, beklenmedik bir durum değilmiş

Fatmagül Berktay: Türkiye'de artık mahkumun eylemiyle cezası arasında kavramsal bağ kalmamış durumda

Kansu Yıldırım: Bir F-35 savaş uçağı 410 kilogramın üzerinde nadir toprak elementi içerir

Nuray Babacan: TBMM kararıyla da olsa seçimin öne seçilmesi engellenecek mi?

Yılmaz Özdil: Büyükşehirlerde kullanmak üzere köylerden bile 14 yaşında 15 yaşında tetikçi/torbacı topluyorlar

Fatih Yaşlı: CHP'nin tasfiyesi ya da zayıflatılması MHP'nin tarihsel hedefi

Atılım Murat: Altın fiyatındaki sert yükseliş hareketlerinde, madencilik hisseleri genelde geride kalır

Ataol Behramoğlu: Grup Yorum 2025 yılında kırk yaşına basmış oluyor…

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

 
×