Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Erdoğan’la görüşmesinde 10 ülkenin büyükelçisinin Sivil toplum ve insan hakları aktivisti işadamı Osman Kavala çağrısı hakkında “Gelecekte de benzer uyarıları yapmaya devam edeceğiz” dediğini aktardı.

Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri, 18 Ekim’de ortak bir açıklama yayınlayarak, o gün itibariyle hapiste dördüncü yılını dolduran işadamı Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları doğrultusunda ‘serbest bırakılması’nı istemişti.
Hükümet ve AKP’den yükselen eleştirilerin ardından büyükelçiler, ertesi gün dışişlerine çağrılarak uyarılmıştı. 21 Ekim’de, “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Ekim’de de dışişleri bakanına söz konusu büyükelçilerin ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmesi için hemen gereğinin yapılması yönünde talimat verdiğini açıklamıştı.
25 Ekim’de Söz konusu büyükelçiliklerden dördü Twitter üzerinden Viyana Sözleşmesi’nin 41’nci maddesine atıf yapmış; diğer altısı da bu tweet’i retweet etmişti. Paylaşımların Erdoğan tarafından ‘olumlu’ karşılandığı bildirilmiş; kabine toplantısı sonrası konuşan cumhurbaşkanı, “Büyükelçiliklerin daha dikkatli olacağına inanıyoruz” demişti. Viyana Sözleşmesi’nin 41’nci maddesi, bir büyükelçinin görev yaptığı ülkenin kanunlarına saygı göstermesi ve söz konusu ülkenin içişlerine karışmamasını öngörüyor. Bu yüzden 10 büyükelçinin bu maddeye atıf yapması, Türkiye kamuoyunda ‘Kavala çağrısı’ndan ‘geri adım’ olarak yorumlanmıştı. Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı, 18 Ekim’deki ortak metnin zaten Viyana Sözleşmesi’nin 41’nci maddesine uygun olduğunu belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi temasları kapsamında, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile görüşmüştü. Bu görüşme sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Rutte konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Ülkemizin, AİHM’in kararlarına dikkat çekme hakkını her zaman saklı tuttuğunu Erdoğan’a anlattım. Bu durum içişlerine müdahale değil, evrensel değerlerin teyidi. Biz böyle düşünüyoruz… Ayrıca Erdoğan’a bunu gelecekte de yapmaya devam edeceğimizi söyledim. Bu durum ikili ilişkilerin bir parçası.”
Ayrıca Rutte, Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine atıfta bulunulan ikinci açıklamanın ‘geri adım’ olmadığını söyledi.