MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye’de hekimlere başvuru sayısı her geçen gün artıyor. Kişi başı hekime başvuru sayısı yılda 9,8’ken, OECD ülkelerinin ortalaması 6,6. Yüksek sayıda başvuruysa başarıyı değil, sorunları işaret ediyor.
Bursa Sağlık İl Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, 3,1 milyon nüfuslu kentte 27,5 milyon kez doktora başvurulduğunu açıkladı. Bu da bir kişinin yılda ortalama dokuz defa hekime gittiğini gösteriyor. Yılda 18 kez hekime gidenler de varmış.
Benzer bir açıklama Düzce Sağlık İl Müdürü Dr. Yasin Yılmaz’dan geldi. 400 bin nüfuslu Düzce’de yılın ilk üç ayındaki doktor başvurusu sayısı 1 milyondan fazla. Başvuruların böyle seyretmesi halinde Düzce’de yıl sonuna kadar nüfusun 10 katı kadar hasta bakılacak. Kentte geçen yıl 2 milyon 600 bin poliklinik kaydı var. Bir kişi yılda ortalama 8,8 kere hekime gitmiş.
Hastanelere çok sayıda başvuru yapılması, sağlık hizmetinin başarısının veya kalitesinin göstergesi değil.
Sağlık Bakanlığı’nın 2019’daki istatistiklerine göre kamu hastanelerinde yılda toplam 387 milyon 623 bin başvuru var. Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan önce bu sayı 109 milyon 793 bin.
Benzer artış üniversite ve özel hastanelerde de var. 2002’de üniversite hastanelerine 8 milyon 823 bin başvuru yapılırken, 2019’da rakam 46 milyon 211 bine ulaştı. 2002’de özel hastanelere başvurular 5 milyon 697 bin, 2019’da ise 72 milyon 669 bin olarak kayda geçti.
OECD ortalaması 6.6
Aile hekimliklerine başvuru ise 2015’de 208 milyon 538 bin 951, 2019’da 278 milyon 043 bin 149. İkinci ve üçüncü basamak hastanelere başvuru toplamıysa 524 milyon 802 bin.
Kişi başı hekime başvuru sayısı 2002’de 3,1’ken 2019’da 9,8’e çıktı. Buna göre, OECD ülkeleri arasında G.Kore (16,9), Japonya (12,6), Slovakya (10,9), Macaristan (10,7), Almanya ve Litvanya’dan (9,9) sonra Türkiye yedinci sırada.
Bu oran örneğin İsveç’te 2,7, Danimarka ve Yeni Zelanda’da 3,8, İngiltere’de 4, Finlandiya’da 4,4. OECD ortalamasıysa 6,6.
Hastaya ayrılan zamanı daraltıyor
Hastanelerde yaşanan yığılma bile tek başına koruyucu sağlık hizmetlerinin iyi verilmediği, odağın tamamen tedavi edici sağlık sistemine kaydığını gösteriyor. Hastanelerdeki yığılma, hastaya ayrılan zamanı daraltıyor.
Kısa sürelerde hastayı dinlemek, tanı koymak, tedavi planlamak güçleşiyor. Sorunu çözülemeyen hasta, hastane hastane gezmeye devam ediyor.
‘Hasta sayısı iyiyi işaret etmiyor’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, “İnsanları koruyamıyoruz ki. Her geçen gün hastalık ve hasta sayılarımız artıyor. Bunlar sağlık hizmetinin iyi sunulmadığının bir göstergesi. Utanç duyulması gerekirken, hasta sayısıyla övünüyorlar” dedi.
Randevu aralıkları 10 dakikadan beş dakikaya düşürüldü. Covid-19 nedeniyle ara verilen randevusuz hasta kabulü yeniden başladı. Randevulu gelenlere, randevusuzlar, sevkliler, sonuç getirenler, ilaç yazdıranlar, engelli raporları için gelenler ve personel yakını hastalar de eklenecek.
Ökten, “Bu artık iki-üç dakikada bir hasta bakacağız demek. Bırakın iki-üç dakikayı, 10 dakikada da sağlık hizmeti olmaz, alınamaz. Hasta ayrılabilen üç-beş dakikada ihtiyacı hizmete ulaşamayınca, doktor doktor, hastane hastane geziyor” dedi.
Sevk sistemi gelmeli
Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sevk (basamak) sistemi getirilmesi planlanmıştı. Sağlık hizmetinin ilk basamağı aile hekimlerinin, gerekli görüp sevk etmesi halinde hastalar ikinci (devlet hastaneleri) ya da üçüncü basamak (araştırma ve eğitim ile üniversite hastaneleri) hastanelerine gidebilecekti. Ancak hükümet oy kaygısıyla bu uygulamayı hayata geçirmedi.
Birinci basamakta kolaylıkla tanısı konulabilecek ve tedavi edilebilecek hastalar, hastane kapılarına ‘yığılıyor.’ Bu, daha fazla zaman ayrılması, araştırılması gereken hastaların sağlık hizmeti almasını da engelliyor.
Ökten, şunları kaydetti: “Sağlık hizmetini basamaklandırmamak işlerine geldi. Herkesin istediği hastaneye gitmesi, istediği gün MR çekilmesi de vatandaşa cazip geldi. Diğer yandan bu hasta yığılmaları, onlara istedikleri kadar zaman ayıramayan hekimleri tetkiklere (defansif tıp) yönlendiriyor.”
Randevu kuyrukları evlerde de var
Sistemin yol açtığı sorunlara pandemi koşulları da eklenince, randevular içinden çıkılmaz hal aldı. Özellikle bazı branşlarda MHRS’den randevu alabilmek son derece zor.
Öktem şu ifadeleri kullandı: “Demek ki daha kolay randevu alınabilse polikliniklerdeki hasta kalabalığı daha da artacak. Belki hastanelerde kuyruk olmasın diye randevusuz hasta alınacak ama evlerde zaten randevu kuyrukları var. MHRS’den almaya çalışıyorlar. Belli ki şikâyet çok olunca randevusuz hasta kabulü başlatıldı yeniden. Bu hastanelere başvuruları çok artıracak. Yine hekim hastalarla karşı karşıya gelecek. Şikâyet ve şiddeti de artıracak.”
‘En pahalı tedaviyi uyguluyoruz’
Mevcut koşulların ne hasta ne de hekim haklarına uygun olduğunu belirten Ökten, “Şu anda en pahalı sistemi uyguluyoruz. Yani tedavi edici sağlık hizmetleri. Koruyucu sağlık hizmetlerimiz gelişmeden, bu sayıların düşürülmesi mümkün değil. Böyle devam ederse hasta her gün hastaneye gelir, hekim arkadaşım istemese de reçete yazar, gönderir. Evlerimiz ecza deposu” dedi.
Kaos ve şiddete yol açar
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nergis Erdoğan, randevusuzların hastanelere gelmesinin ne hastalara ne de hekimlere faydası olduğunu söyledi: “Hastanelerde büyük kaosa yol açacak. Hastalar tepkilerini hekimlere, sağlık çalışanlarına yöneltecekler. Şiddeti artıracak. 45 yıllık hekimim, kapının önünde bekleyenlerin hekim üzerinde ne kadar ağır bir baskı olduğunu gayet net biliyorum. Hem hekim hem de hasta açısından yıpratıcıdır. Hekimlerin yılgınlığı artacak.”
Sağlığın sosyal bir sorun olmaktan çıkarılıp, bireysel bir soruna dönüştürülmesini eleştiren Erdoğan, “Herkes kendi sağlığından sorumlu tutuluyor. Halbuki sağlığın sosyal belirleyicileri vardır. İnsanlar mahallelerinde doğduklarından itibaren izlense, sorunları orada çözülse, ikinci, üçüncü basamak hastanelere bu kadar gitmezler” dedi.
Günde 60 hasta
Erdoğan, İstanbul’da kamuda hekimlerin (branşlarına göre değişse de) ortalama 57-60 hasta gördüğünü söyledi. Ancak bunlara rapor gösteren, kontrole gelen, personel tanıdığı vs. hastalar eklenince hasta sayısı 70-80’i buluyor. Erdoğan, “Bu çok yüksek bir sayı” dedi.
TTB’nin 10 acil talebinden biri
TTB’nin sağlık bakanlığından 10 acil talebi arasında, her hastaya 20 dakika ayrılması da yer alıyor.
TTB talebinde, “Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir” diyor.
‘Günde 100 hasta bakılmaz, bakılıyor gibi yapılır sadece’
Hastane randevu sistemi ALO 182, randevu alamayanları randevusuz hastaneye yönlendiriyor. Ancak bazı hekimler randevusuz hasta bakmayı kabul etmiyor.
Konuyla ilgili düşüncesini sosyal medya hesabı üzerinden paylaşan bir hekim şunları kaydetti: “Ben yan dal uzmanı olduğum için öğlene kadar MHRS 33 hasta veriliyor. Günü bitirdiğimde hasta sayısı 100’e yaklaşıyor. Bir ayı bulan endoskopi biyopsi sonucu veya karaciğer biyopsisi sonucu geliyor. Randevu istemem insafsızlık olur. Her gün en az 20 personel yakını bakıyorum. Artık bıktım. Heyet hastası, acil derken 100’ü buluyor. 23 yıllık bir hekim olarak buradan bütün hastalara açıkça ifade etmek isterim ki 100 hasta bakılmaz. Bakılıyor gibi yapılır sadece. Bilim insanları, bir doktorun günde en fazla 20 hastaya hakkını vererek bakabileceğini söyler. 20 hastanın üzerine çıkıldığında malpraktis riski katlanarak artıyormuş.”
‘Ben giderim, onlar da sülükçüye gider’
Bir başka hekim, yine sosyal medya hesabı üzerinden, “Bugün itibariyle randevusuz hasta bakmayacağım. Şikâyet etsinler. Ben giderim, onlar da sülükçüye giderler” dedi.
Bir başkası da şunları yazdı: “Randevusuz gelen hastayı ‘Ya kalp krizi geçiriyorsa’ diye geri çeviremiyorum. Öyle olunca da 70’ten fazla hasta bakıyorum. Bu kez de az zaman ayırdığım için acaba kalp krizini mi atlıyorum endişesi yaşıyorum. Düzenleme şart hem de ivedilikle.”