Corona virüsünün sarılmak, el ele tutuşmak gibi insan dokunuşlarını hayatımızdan çıkarmış olması psikolojimizi olumsuz etkiliyor. Ancak bunlardan yoksun kalmanın sonuçları bununla sınırlı kalmıyor, virüsle mücadelede en güçlü silahlarımızdan biri olan bağışıklık sistemini de etkiliyor.

Corona virüsüne karşı alınan bireysel tebdirleri harfiyen uygulayan ve yalnız yaşayan bir insan için bu durum, yaklaşık bir aydır el ele tutuşmak, tokalaşmak, sevdiğine, ailesinden birine sarılmak, öpüşmek gibi herhangi bir fiziksel temasta bulunmamak anlamına geliyor. Yalnız yaşamayanlar içinse sadece hane halkı içinde sınırlı kaldığı düşünülürse insan dokunuşu ‘corona öncesi‘ne göre bir hayli azalmış durumda. Tabii bu, evde kendini ayrı bir odada karantinaya almayanlar için geçerli.
İnsan dokunuşunun eksikliği, yalnız kalmak, sosyal izolasyon insan sağlığı üzerinde endişe verici etkilere sebep olabiliyor.
ABD’deki California Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Dacher Keltner’a göre fiziksel temasın eksikliği insanları düşündüklerinden çok daha fazla etkiliyor. “Dokunma bağ kurmanın temel dilidir” diyen Keltner şunları söylüyor: “Ebeveyn-çocuk, sevgili ya da iki arkadaş arasındaki bağı düşündüğünüzde, bu bağı ve güveni kurma yollarımızın çoğunun temelinde dokunma vardır.”
Bunun yalnızca duygusal olarak nasıl hissettiğimizle ilgili bir durum olmadığının altını çizen Keltner, ‘dokunuş eksikliğinin‘ insanı hem psikolojik hem de fiziksel olarak etkilediğini söylüyor.
Keltner bu etkiyi şöyle açıklıyor: “Beynimizin büyük bir bölümü dokunmayı anlamlandırmaya adanmıştır ve tenimizde bununla ilgili bilgiyi işleyen milyarlarca hücre vardır. Sevgiline sarılmak, arkadaşınla kol kola gezmek gibi doğru tip dokunuşta vücudun strese verdiği tepki düşer. Dokunuş vücuttaki bağışıklık sistemini geliştiren sinirleri aktive eder. Sindirimi düzenler, iyi uyumanızı sağlar. Beynin empati kurmaya yardımcı olan kısımlarını aktif hale getirir.”
ABD’nin bri başka üniversitesi Carnegie Mellon’dan psikolog Sheldon Cohen liderliğinde 2014 yılında yapılan bir araştırma sarılma ile bağışıklık sistemi arasındaki doğrudan bağı ortaya çıkarmıştı. 404 sağlıklı birey üzerinde yapılan araştırma kapsamında, 14 gün boyunca günlük olarak sosyal destek gören ve sarılınan bu kişilere grip virüsü verildi. Destek gören, kucaklanan insanların daha az hastalandığı görüldü.
Ancak sosyal mesafenin şart olduğu salgın dünyasında insanların birbirine dokunması mümkün değil. Bu yüzden uzmanlar bunu yerini tutabilecek aktiviteler öneriyor. Bunların başında da çoğunluğun hali hazırda başvurduğu bir yöntem olan görüntülü konuşmak geliyor.
Diğer bir alternatif ise görüntülü konuşma uygulamaları kullanarak birlikte dans etmek, şarkı söylemek ya da yoga yapmak. Claremont Graduate Üniversitesi’nde Paul Zak’a göre olumlu fiziksel temas beyinde oksitoksin adı verilen nörokimyasalın salgılanmasını sağlıyor. Bu da stresi azaltıyor ve bağışıklığı güçlendiriyor.
Zak, insan dokunuşunun yerini tam olarak doldurabilecek bir alternatif olmasa da görüntülü konuşmanın o kadar da farklı bir şey olmadığını, yüzde 80 oranında etkili olabileceğini söylüyor. Zak’a göre dans etmek de bağ kurmak ve birlikte hareket etmek anlamında insan dokunuşuna benzer özellikler gösteriyor.