SEÇİL TÜRKKAN
secilturkkan@gmail.com/@secilturkkan
Bu tam bir ‘Türkiye’de güzel şeyler de oluyor!’ haberi. Zira İzmir’in Karaburun yarımadasında bu yıl 13’üncü kez “Bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar” sloganıyla düzenlenen kongre bugün başladı.
Açılış konuşmasını Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun yaptığı bilim kongresi, 5-9 Eylül tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanından akademisyen, araştırmacıyı ve tabiri caizse meraklıları bir araya getirecek.
Prof. Hamzaoğlu konuşmasında Türkiye’deki barış mücadelesine de değindikten sonra “Mesleğini hakkıyla yapmak bugün gelecek için sınıf mücadelesine bir damla su taşıyor” dedi.
Karaburun Gündelik Yaşam, Bilim ve Kültür Derneği tarafından her yıl çoğunlukla eylül ayının başında düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi bu yılki temasını Vladimir İlyiç Lenin’in ‘Ne yapmalı?’ eserinden alıyor.
Kongre boyunca 70 bildiri sunulacak ve toplamda 27 oturum düzenlenecek. Sabah saatlerindeki açılış oturumu akademik ilgi alanlarına yoğunlaşmadan hemen önce, herkesi içine alan bir konuya eğildi: ‘Herkes için gıda…’
Akademisyenlerin yargılaması sürüyor
Kongre’nin açılış konuşmasını yapan isim her yıl değişiyor. Bu yıl Prof. Dr. Hamzaoğlu’nun konuşma yapmasının anlamı, 19 Temmuz tarihinde tahliye edildikten sonra katılımcılara bir tür “Merhaba” demesi gibi de…
24 kişilik akademisyenden oluşan kongre düzenleme kurulunun 11’i KHK’yla ihraç edilmiş. Bu durum aslına bakarsanız kongrenin bugün ne manaya geldiğinin de önemli bir göstergesi.
Konuşmasında bugün itibariyle ‘barış akademisyenleri’nin de yargılamalarına devam edildiğini hatırlatan Prof. Hamzaoğlu, Ocak 2016’da 1028 akademisyenin ‘Bu suça ortak olmayacağız!’ bildirisini imzaladığını, bu kişilerin 378’ine dava açıldığını ve 268’inin ilk duruşmalarına çıktığını hatırlattı. 18 kişi ise haklarında kesinleşmemiş bir yılı aşan cezalar aldı. Hoca olabildiğince sakin haliyle “Bizler onlarız, onlar bizler!” dedi.
Kongrede yapılacak olan oturumların çoğunda akademisyenler çalışmalarını sunacak, insanlar birbirleriyle tanışacak, belki yeni çalışma ortaklıkları kurulacak, öğrenciler ve hocalar arasında varsa eğer o tuğlalar yıkılacak.
Kongreye hazırlık: Ekonomi Politik Okulu
Karaburun Bilim Kongresi son 4 yıldır bir başka okulla ön hazırlığını yapıyor. Karaburun Ekonomi Politik Okulu (KEPO)’dan bahsediyoruz. Bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde başlayan okul, katılımcıları kongreye Marksist kuram omurgası üzerinden hazırlıyor. Dün sona eren okulda dört gün boyunca, sabahtan akşamüstü saatlerine kadar dokuz ayrı ders verildi ve her dersin en az bir ihraç edilmiş barış akademisyeni sorumlusu vardı.
Bu yılın KEPO düzenleme ekibinden ve Dicle Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Dr. Ersin Vedat Elgür, “Türkiye akademisi içinde artık yer bulamayan, yer bulsa dahi çalışmalarını paylaşamayan, bilgi üretim sürecini örgütlemek isteyenlerin alanı olmak istiyoruz. KEPO’da bu kongre modeli üzerine geliştirmeyi düşünürken denediğimiz, birebir, tartışmaya açık ya da tartışma yaratmayı hedeflediğimiz bölümlerden biri” dedi. Dr. Elgür’ün gözlemlerine göre bu yıl katılan öğrenci sayısı geçen yıla oranla neredeyse üç kat artmış, öğrenci sayısı 300 olarak kayıtlara geçmiş. Bodrum koyundaki sahile kurulan çadır alanında ise rakam 65’i geçmiş durumda. Önümüzdeki günlerde artması bekleniyor. Buradaki önemli bir unsur, KEPO’ya katılanların geçtiğimiz yıllara göre değişik yüzler de olması.
13 yıllık bir ‘dünya’
Yine Kongre Düzenleme Komitesi’nden Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Kalkınma Bölümü’nden emekli barış akademisyeni Prof. Mehmet Türkay, Karaburun’un başlangıç hikâyesinde yani 2006 yılında ağırlıkla gençlerin rol aldığını anlattı.
İzmirli bir ekibin çabalarıyla ‘bilim-iktidar’ ekseninde başlayan kongrenin sloganı o günden bu yana aynı, Theodor Adorno’nun kıymetli miras cümlesi: “Bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar.”
Mekan olarak Karaburun’un seçilmesi ise Börklüce Mustafa nedeniyle. Tarihe göre bu topraklar ilk komün faaliyetlerini de yaşatan mekanlardan biri. Prof. Türkay yıllar geçtikçe yerlerini biraz daha gençlere bıraktıklarını, kendilerinin geride durmaya başladıklarını anlattı. ‘Sürece Karaburun’lu olanların da katılımını sağlamak’ öne çıkan hassasiyetlerden biri. 13 yıl içinde bu biraz başarılmış, yer yer de ‘tam olmamış’ demek mümkün. Ama çaba baki.
Temanın bu yıl ‘ne yapmalı?’ olarak seçilmesi, Türkiye sorunları üzerinden bir çözüm üzerine konuşmak, belki de seneye yeni sorular üretebilmek için seçilmiş.
Önümüzdeki üç gün boyunca Karaburun yarımadasında gündüz saatlerinde belediye salonu, Karaburun Kent Konseyi Gençlik Merkezi ve Can Karaburun Otel toplantı salonunda akademinin her türü konuşulacak.
Kongre gazetesi hazırlığı var
Ortadoğu’dan Soma’ya, dünyadaki ortaklaşma pratiklerinden, Marksizmlere, akademinin hallerinden, ekosisteme, kültür sanattan, eleştirel akademiye, işçi sınıfı tahlillerinden, neoliberal kent politikalarına, alternatif akademilerden, mültecilere, medyanın hallerinden, demokrasi mücadeleleri, örgütlenme sorunlarına kadar pek çok alan burada tartışılacak.
Yedi çalışma grubu kuruldu. Şüphesiz her biri önemli fakat medya için önemli olanlardan biri gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun yürüttüğü ‘bir kongre gazetesi hazırlamak’. Ekip her gün toplanarak, haber toplantısı yapıp tartıştıktan sonra, kongrenin son gününde online gazete çıkarmayı hedefliyor.
Belediye salonunda bugün itibariyle başlayan ve kongrenin başlığına yanıt veren ‘1 Şey Yapmalı’ isimli karma sergi, akşamları salon dışına taşacak olan ‘Metalaşma süreci sanatı bitirdi mi? Sanatın ‘ne yapmalı’ya dair sözü var’ başlığıyla açılan sosyal programın yanında akademisyenlerin bir kısmının ‘şimdilik’ anladığımız kadarıyla biraz mesafeli baktığı Lindy Hop dans atölyesi, bugünün akademik tartışmalarına ve genişlemeye dair umutlu nüveler veriyor.
‘İşini hakkıyla yapmak’
Prof. Onur Hamzaoğlu’nun açılış konuşmasıyla birlikte düşünecek olursak, insanları yönetmek için kutuplaşmanın başladığı çağda, ‘ne yapmalı’yı beraber düşünmeliyiz. Hoca “Toplumun temeline inmeyen politikalar içselleştirilmiyor. Farkedilenler ise her zaman toplumda değişiklik yaratanlardı. Mesleğini işini hakkıyla yapmak bile gelecek için sınıf mücadelesine bir damla su taşıyor. Kongrenin ‘Ne yapmalı?’ ‘Nasıl yapmalı’yı’ konuşmak için vesile olmasın arzuluyoruz” diye konuştu. Hamzaoğlu çıkışta mikrofonumuza “Korktuğunu düşündükleri kitleye karşılık bu kalabalık çok önemli” diye de ekledi.
Bugünlerde Karaburun
Karaburun Bilim Kongresi’nin 13’üncüsü yarımadaya dağılan insanların katkılarıyla, tartışarak, tatil yaparak, durmadan bir konuşma ve tanışma fırsatı bularak devam ediyor. KEPO ve bugün başlayan Karaburun Bilim Kongresi, içinde bulunduğumuz dönem için belki daha da kritik ve anlamlı. Bilgi üretim süreçlerini kendi elleriyle inşa edenlerin toprakları bugünlerde Karaburun.