Gerek Türkiye gerekse Avrupa’dan yeni internet yasasına ilişkin eleştiriler sürerken, son olarak Birleşmiş Milletler de düzenlemelerin insan hakları ihlallerine yol açabileceğinden kaygı duyduklarını bildirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville, “Türk parlamentosunun internetin kullanımıyla ilgili geçen hafta yaptığı yasal düzenlemenin özellikle fikir ve ifade özgürlüğüyle özel hayatın gizliliği hakkını ihlal gibi insan hakları ihlallerine yol açabileceği kaygısını taşıyoruz” dedi.
Merkezi Toronto’da bulunan ifade özgürlüğüyle ilgili 88 kuruluşun üye olduğu IFEX de geçtiğimiz gün, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yeni internet yasasını veto etme çağrısında bulunmuştu.
Yasanın geçmemesi için ise artık tek umut Gül’ün vetosu. Nitekim, yasanın kabulü ardından sivil toplum kuruluşları ve akademisyen bu yönde çağrıda bulunmuştu.
TÜSİAD Cumhurbaşkanı Gül’e gönderdiği mektupta şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde internet düzenlemesi denilince hemen yasaklama refleksinin devreye girmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bağlamda, söz konusu kanunun, AİHM’in ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu diğer uluslararası antlaşmaların tanımladığı ifade özgürlüğü de dâhil temel insan hakları kriterlerini içerecek şekilde düzenlenmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz”
Gül bu konuda bir görüş belirtmedi. Ancak 28 Mayıs 2011’de şöyle bir tweet atmıştı: “Benim görüşüm, temelde hiç bir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli.”
İnternet düzenlemelerine ilişkin hem yasalaşma sürecinde hem de dün getirilen eleştirilerden bazıları şöyle:
İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye’nin bilgiye erişim hakkı, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği hakkına saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal etmemesini sağlamak için Cumhurbaşkanı Gül, bu yeni düzenlemeyi veto etmelidir.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: Şu anda internette skandalla ilgili kritik bilgiler, son derece tayin edici dosyalar paylaşılıyor. Bu dosya ve bilgilerin bulunduğu sayfalar erişime engelleniyor. Sorun yalnızca bu sansür değil. Bunların hepsi Erdoğan’ın ve AKP’nin internetteki egemenlik sahasını genişletmeye çalıştığı bir bağlam içerisinde meydana geliyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: İnternet düzenlemeleri, başta ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüyle kişisel verilerin korunması hakkı olmak üzere birçok hakka müdahale niteliği taşımakta ve kesinlikle yürürlüğe girmemeli. Cumhurbaşkanını bu düzenlemeyi TBMM’ye iade etmeye çağırıyoruz.
Erkam Tufan Aytav (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı): Deniz Baykal’ın kasetleri ortaya çıktığında ‘Bunlar özel değil genel genel’ diyen, bugün dahi yasadışı yollarla kaydedilmiş ses kasetlerini kollayan bir başbakan ve hükümeti döneminde yapılması, üstelik yolsuzluk soruşturmasının hemen akabinde gündeme gelmesi moda tabirle ‘manidar’.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Profesörü Yaman Akdeniz: En rahatsız eden unsur, TİB için ‘Orwelyan’ yeni yetkiler olması. Bu yetki, mahkeme kararı ya da gerekçeli bir neden olmadan yer ve servis sağlayıcılardan bilgi ve veri trafiği istenebilmesini, toplanabilmesini sağlayacak. İnternet politikası açısından siteleri daha fazla kapama, daha fazla kontrol önlemleri Türkiye’yi AB’den uzaklaştırarak belki birkaç adım Çin’e yakınlaştıracak.
TÜSİAD: Tasarının, temel hak ve özgürlükleri ve her geçen gün büyüyen internet ekonomisini olumsuz etkileyecek hükümlerden arındırılması gerekmekte. Bilgiye erişim ve bilginin yayılımında çok önemli etkiye sahip internetin ülkemizde sürekli yasaklama refleksleri ile tartışılması, bilgi toplumu olma hedefimizle de çelişkili bir durumdur.
Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘insan haklarına aykırı bulduğu’ bir yasanın kısıtlayıcı yapısının daha da sertleştirilmesi bu hukuka açıkça aykırıdır.
Demokrasi ve Adalet Gönüllüleri Kurucusu Burçak Ünsal: Bu durum dijital ekonomimizi, ülkemizi bir bilişim yatırım cazibe merkezi olmaktan çıkaracak ve mevcut aktörleri de kaçıracak. Gelişmiş ülkelerde toplam ticaret hacminin %12′sine varan dijital ekonominin ülkemizde saplandığı %1,5′ları aşması zorlaşacak.
Ali Rıza Keleş (Alternatif Bilişim Derneği Başkanı): Çocuk ve aileyi korumak maalesef bir bahane. Hepimizin kolayca ikna olabileceği bu hassas argüman, tasarının esas amaçlarını gölgeliyor. 5651 ilk çıkacağı zaman da ‘çocuk pornosu’ öne sürülmüştü. Oysa hiçbir teknik önlem veya erişim engellemesi sosyal problemlere çözüm olmaz.
Şevket Uyanık (Korsan Parti): Bir süre önce bazı kelimeler yasaklıydı, internet sayfası alamıyordun. Şimdi bu durum bir üst seviyeye taşınıyor. Anahtar kelimelerin aramalarda çıkmasını engelleyebilirler. Bunu yapmak çok basit. Bir örnek; Hatay’daki TIR’ı gördük, içindekini göremedik çünkü ‘devlet sırrı’ oldu. Şimdi o TIR’ı da göremeyeceğiz!
Bakan Elvan, basın toplantısında, “AB muktesabatına uygun adımlar atıyoruz. Hatta bizim düzenleme AB’dekinden daha dar kapsamlı” ifadesini de kullandı. Ancak bu sözler AB’nin eleştirilerinin önünü kesmeye yetmedi.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Peter Stano: Söz konusu kanun buradaki endişeleri artırıyor. Yasa bu haliyle ifade özgürlüğüne çeşitli kısıtlamalar getiriyor. Türk halkı daha fazla bilgi ve şeffaflığı hak ediyor. Daha fazla kısıtlamayı değil.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz: Hükümetin internet üzerindeki kontrolünü artıran kanunun Meclis’ten geçmiş olması, zaten boğucu olan basın hürriyeti ortamı açısından geri adımdır.
Dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarının yaklaşımı da farklı değil.
Uluslararası Basın Enstitüsü: Bugün elindeki veto yetkisiyle kendisi de tarihi bir sorumluluk taşıyan Cumhurbaşkanı Gül’ün 28 Mayıs 2011 tarihli tweet’ini hatırlatıyoruz.
Freedom House Avrasya Programları Direktörü Susan Corke: Rüşvet ve yolsuzluk skandalından sonra hükümet hukukun üstünlüğü ve açıklığa başvurmak yerine baskıları artırıyor. Rüşvet iddialarını araştırmak yerine sosyal medyada tartışmaları engelleyip yargıyı sınırlandırmaya çalışıyor.