MESUDE DEMİR
@mesudedemirr
Hekimlerin uzmanlık eğitimi için açılan kadroların boş kalması kaygıya yol açıyor. Yılın ilk tıpta uzmanlık sınavı (TUS) için açılan kontenjanların yüzde 51,7’si boş kaldı.

İkinci yerleştirmede bu boş kontenjanların yüzde 68i5’ini tercih eden çıkmadı. Açılan üç uzmanlık eğitimi kontenjanından biri ne ilk ne de ek yerleştirmede tercih edildi.
Yukarıdaki veriler Türk Toraks Derneğinin Mart 2025 TUS’unu analiz ettiği çalışmadan.
Bir yandan asistan uzman sayısı artarken öğretim üyesi ve altyapı yetersizliği nedeniyle eğitimin niteliğinin, diğer yandan bazı uzmanlık alanlarının gözden düşmesi iki önemli sorun olarak karşımızda duruyor.
Sağlık çalışanları, hukukçular, sosyal bilimcilerin “Daha iyi bir cumhuriyet, daha iyi bir sağlık sistemi” için yola çıkarak kurduğu platform Forum Sağlık 2023’ün son tartışma konusunun başlığı “Tıpta Uzmanlık Sınavı Neye İşaret Ediyor?” oldu.
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Özlem Kurt Azap’ın yönettiği, halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, göğüs hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Osman Elbek ve son TUS’a giren Dr. Gülce Hürkal’ın katıldığı forumda uzmanlık eğitimi masaya yatırıldı.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, son TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda hali hazırda 109 bin 256 uzman hekim, 53 bin 747 asistan hekim, 58 bin 646 pratisyen hekim, 48 bin 836 diş hekimimiz olduğunu söylemişti.
Fakat eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, asistan hekim sayısının yaklaşık 70 bin olduğunu öne sürdü. Bu veriye göre üç hekimden biri asistan hekim.
Asistan hekim sayısı son beş yılda ciddi oranda arttı. 2018’den 2023’e kadar asistan hekim sayısındaki artış oranı yüzde 84. 28 bin asistan hekim sayısı beş yılda 48 bine ulaştı.
Açılan TUS kadrosu yıldan yıla farklılık gösteriyor. 18 bin ile 20 bin arasında değişiyor. Örneğin 2022’de bu kadro sayısı 22 bine kadar çıkarılmıştı.
‘Hastaneler bu kadar asistanı eğitemez’
Elbek şehir hastaneleriyle eğitim ve araştırma hastanelerinde çok fazla sayıda asistan hekim kontenjanı açıldığını ancak eğitim altyapısının buna göre geliştirilmediğini söyledi: “Örneğin çalıştığım hastanede (Süreyya Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi) 80’in üstünde uzmanlık öğrencisi var.
Rotasyonu, sürekli mesleki gelişimi, portfolyosu, karnelerini izlemek başlı başına ciddi zaman istiyor. Ama bu zamanı ayırabilecek öğretim üyeleri veya bilim insanları yok. Çünkü onlar da sağlık hizmetinin (hele hele bakanlık hastanelerinde) yükünü sırtlanmış durumdalar.

Öğretim üyelerinin tümüyle hizmet sunmaya yönlendirilmesi (özellikle de bakanlık hastanelerinde) asistan hekimlerin eğitimlerinden eksik kalmasına yol açıyor.”
Elbek açılan kadro sayılarının hızlı inişli çıkışlı olmasının eğitim ortamının belli bir düzeyde sürdürülmesini de olanaksız hale getirdiğini belirtti. Bir anda çok fazla sayıda asistan geldikten sonra birkaç yıl sayı iyice düşüyor. Asistan hekimler arasındaki aralar uzuyor. Eğitim ortamı da olumsuz etkileniyor.
Hekimler cerrahi branşlardan uzaklaşıyor
Bir dönemin gözde uzmanlıkları son yıllarda gözden düştü. Yine Türk Toraks Derneğinin çalışmasına göre, uzak durulan branşlarda ilk üç sırada çocuk sağlığı ve hastalıkları, aile hekimliği, genel cerrahi uzmanlığı yer alıyor.
En çok tercih edilen branşların puanları da en yüksek oluyor. Buna göre, ilk sırada deri ve zührevi hastalıkları uzmanlığı (zührevi tarafıyla ilgilenen az, medikal estetik ağır basıyor) geliyor. Onu plastik rekonstrüktif estetik cerrahi, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları, göz hastalıkları, radyasyon onkolojisi, tıbbi biyokimya, ruh sağlığı ve hastalıkları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, kulak burun boğaz hastalıkları, nükleer tıp, tıbbi genetik ve tıbbi mikrobiyoloji izliyor.
En sık görülen hastalıklarla kim ilgilenecek?
En çok tercih edilen 15 uzmanlıktan sadece üçünün cerrahi olduğuna dikkat çeken Elbek, “Tıp temelde dört ana branş üzerine kurulu. Çocuk sağlığı ve hastalıkları, genel cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum ile iç hastalıkları uzmanlığı. Bu dört ana branşın dördü de tercih edilmiyor.”
Çalışmada Türkiye’de en yüksek hastalık yükünü oluşturan 10 hastalığa da bakıldı. Sekizi tercih edilmeyen branşlarla ilişkili. Elbek hastalık yükü ve sağlık hizmeti yapılanmasında Türkiye’nin yakın gelecekte ciddi sorun yaşayacağını düşünüyor: “Temel uzmanlık alanları çöküyor. Göğüs hastalıkları uzmanlık alanı niteliksel yönden kaybediyor. Göğüs hastalıkları uzmanlığı da bu faciadan ne yazık ki payını alıyor.”
‘Sağlık insan gücü geleceğe dönük de planlanmalı’
Yavuz ise ülkenin sağlık insan gücü planlamasının önemini vurguladı: “Nüfusumuz 85 milyon oldu. 19 yaş altındaki nüfus 24 milyon. 65 yaş üstü nüfusumuz yüzde 11 civarında ama hızla yaşlanacak. Kronik hastalık yükümüz çok fazla. OECD ülkeleri arasında diyabet sıklığının en yüksek olduğu ülkeyiz.
Dolayısıyla bizim uzman ihtiyacımızı mevcut ve geleceğe dair projeksiyonlarla hastalık yükümüz, nüfus profilimiz, sağlık sisteminin işleyişi, basamaklar, bu basamaklar arası uyum vs. özelinde oturup tartışmamız gerekiyor.
Bunun uzmanlık dernekleri, meslek örgütlerinin de görüşünü alarak bir yol haritası şeklinde önümüze konulması ve bizim bunun üzerinden tartışma yürütmemiz gerekir.”
Asistan hekim adayları ne diyor?
Geçen yıl bir vakıf üniversitesi tıp fakültesinden mezun olan Hürkal, son TUS sınavına girmiş. İstanbul’daki eğitim ve araştırma hastanelerinden birinde kardiyoloji eğitimi almayı hedefleyen Hürkal, TUS’a hazırlanmak için dershaneye gitmiş.
Telegram’da kurulan gruplardaki meslektaşlarının paylaştığı deneyimlerin TUS süreçlerinde etkili olduğunu anlatan Hürkal, büyük kentler dışında kalan yerlerde ciddi bir uzman kıtlığı yaşandığının farkında:
“Örneğin Artvin’de tek bir kardiyolog var. Bu tek kardiyolog olduğumu hayal ettim. Ne aile hayatı kalır ne de kariyer için çalışmaya zaman. İş yükü demek, stres demek.
Böyle çok karamsar düşüncelere kapılıyoruz. Bunun yanında hayati risk taşımayan bölümler seçmek istiyoruz. Çünkü son zamanlarda hekimler çok değersizleştirildi.
Altı aylık kısacık iş hayatı serüvenimde bile kaç defa tehdit edildim. ‘Ankara’ya arattırma bana’, ‘Burayı yıkarım’, ‘Sizi boşuna sopalamıyorlar’ gibi bir sürü söz duydum.
Arkadaşlarım da beyaz kod vermedikleri, tehdit edilmedikleri, hayati riskin daha az olduğu branşlara doğru kayıyorlar.
Bence yeni hekimler olarak seçeceğimiz branşı yeterince düşünmüyoruz. İstiyor muyuz? Puanı yüksek olduğu için ya da popüler diye mi yoksa orada çok mutlu olup tatmin olacağımız branşı mı seçmek istiyoruz?
Vakıf üniversitelerinin kadroları boş kalıyor hala. Hazır olmayan vakıf üniversitelerinde kadro açılması sağlıklı değil.”