Amerikan yönetimi, Türk askerinin Irak’taki varlığıyla ilgili olarak topu Iraklılara attı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, “Irak’ta yapılması planlanan operasyonlar Irak hükümeti önderliğinde olacak. Türk askerinin bu operasyonlarda yer alıp almayacağıysa Irak yönetimine bağlı” dedi.
Fotoğraf: DHA
Meclis’ten geçen sınır ötesi harekat tezkeresi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Musul’a kimse giremez” sözlerinin ardından Irak’la Ankara-Bağdat hattı daha da gerilmişti.
Irak meclisi Musul yakınlarındaki Başika’da bulunan birliği nedeniyle Türkiye’yi ‘işgalci’ ilan etmeye hazırlandığını açıklamış, Ankara, Irak meclisinin kararını ‘şiddetle protesto edip’ kınamıştı.
IŞİD karşıtı koalisyonda görevli ABD’li komutanı albay John Dorrian ise Irak topraklarında bulunan Türk askerinin koalisyon güçlerine dahil olmadığını söyleyip “Türk ordusu izinle gelmemiştir ve illegaldir” demişti.
Irak Başbakanı Haydar El Abadi de Irak topraklarında bulunan Türk askeriyle ilgili “Türklerin macerasının bölgesel bir savaşa dönüşmesinden korkuyorum” ifadesini kullanmıştı.
‘Herkes IŞİD ve Musul’a odaklanmalı’
Günlük basın toplantısında Türk askerinin Irak’taki varlığı ve iki ülke arasında artan gerilime değinen Toner şunları söyledi: “Koalisyon güçlerinin Musul’a düzenleyeceği olası bir operasyonda, Irak’ın komşularının, bu ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeleri gerekiyor. Bu operasyonlarda Türkiye’nin yer alıp almayacağı Irak’a bağlı.”
Irak yönetiminin, Türkiye’nin kendi içişlerine karışmasını istemediğinin bilindiğini de belirten Toner, herkesin IŞİD’e ve Musul’un özgürleştirilmesine odaklanması gerektiğini de sözlerine ekledi.
‘Darbe sonrası sert müdahalelerde bulunuluyor’
Toner, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yüzlerce gazetecinin gözaltına alınması, tutuklanması ve çok sayıda medya kuruluşunun kapatılmasıyla ilgili soruya da yanıt verdi: “Türk hükümeti darbe girişimi sonrası sert müdahalelerde bulunuyor. Darbe girişiminin arkasında kim olduğuna ilişkin araştırmaları izlemekteyiz. Ancak bu girişimlerin, Türkiye’nin demokratik kurumlarına, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik olmaması gerektiğini de başından beri söyledik.”