GÜLBEN ÇAPAN
gulbencapan@diken.com.tr
@istanbulartsnob
Contemporary İstanbul bu yılki edisyonunda birçok değişikliği ve yeniliği beraberinde getirdi. Delfina Foundation önderliğinde yapılan panel, teras katında yer alan heykel sergisi ve tabii ki birçok yabancı galeri. İstanbul Bienali’nin ve Arter’in açılış haftasına denk gelmesinden ötürü olacak ki biraz sakindi, bilet fiyatları artırılmış ama işlerin kalitesi de paralelinde geçen senelere göre çok daha iyiydi.
Özellikle üst katta yer alan Marsilyalı Double V Gallery’de Alexandre Benjamin Navet’nin kağıt üzeri pastel boya ile çalıştığı, Kapalıçarşı’yı konu alan ‘Le Grand Bazaar’ (Kapalıçarşı) serisi sanatçının İstanbul seyahatinden sonra ürettiği renkli serilerinden.
Konsept itibariyle satış amaçlı kurulan bir yer olduğu için, fuarlarda gösterilen işlerin içeriği maalesef ‘boşaltılır’. Buna en iyi örnek fuarda Münihli Lovaas Projects’de satışta olan Büttner heykeli. Fuara paralel olarak şu an İstanbul Bienali kapsamında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde Nicolas Bourriaud küratörlüğünde Johannes Büttner’in aynı seriden işleri sergileniyor. İşler aynı ama etkisi bambaşka. Yine aynı galeride aslen Zürih doğumlu ama Los Angeles’ta yaşayan, Christina Forrer’in dokuma işini görebilirsiniz. Standın en pahalı işi olan bu dokuma iş, sanatçının Kürt kadınlarından dokumayı öğrenmesiyle başladığı seriye ait. Alt katta ise Gürcistanlı galeri Project ArtBeat standında coğrafyanın en iyi genç sanatçılarından Maka Batiashvili’nin işlerine rastlıyorum. Hatta iki tanesine de talip oluyorum.
Galeri Siyah Beyaz’daysa bu yıl Argun Okumuşoğlu’nun ‘found object’ (bulunmuş nesne) serisinden ahşap işleri yer alıyor. Okumuşoğlu’nun yanı sıra Esat Tekand ve Erdağ Aksel gibi ustaların da işleri bu adreste.
16’ncı İstanbul Bienali kapsamında Büyükada’da enstalasyonu sergilenen Hale Tenger’in fuardaki işi ‘Al Birini – Vur Ötekine’ Galeri Nev standında yer alıyor.
Bu yıl fuarı gezerken, çok iyi işlere denk gelmek, onlara sahip olmayı istemek, fuarı önceki yıllardan ayıran en önemli özellik olsa gerek. Bütün sıraladığım işlerin yanı sıra asıl konumuz Rusya’nın Botero’su olarak bilinen dünyaca ünlü sanatçı Zurab Konstantinovich Tsereteli’nin işlerinin bu yılki Contemporary İstanbul fuarında A-404 numaralı New York ve Sofya merkezli Art Agency Galeri standında yer alıyor olması. Başka bir galerinin standında, Lita Cabellut’un işlerinin bile yağlıboya yerine baskılarının çerçevelenip satışa sunulduğu fuarda Tsereteli görmeyi beklemiyordum.
Ekonomimizin hafta başı ile hafta sonu arasındaki derin dalgalanmalarını da göz önünde bulundurarak, Rusya’nın Botero’sunu İstanbul’a getiren cesur yürekli galerici Art Agency kurucusu Stephan Stoyanov’a bunu sordum. “Açıkçası Türkiye ekonomisindeki gidişatı göz önünde bulundurduğumda Tsereteli’nin işlerini göstermek konusunda biraz şüpheliydim. Fakat haksız çıktım çünkü fuar başladığı gün satışlar da başladı ve tahminimden çok daha iyi bir dönüş aldım” dedi.
Şimdi size neden bu kadar şaşırdığımı Tsereteli’yi anlatarak açıklayayım. 1934 Tiflis doğumlu Tsereteli Rusya Güzel Sanatlar Akademisi başkanı ve en başarılı çağdaş sanatçılarından biri. 1960’larda Paris’e sık sık giden sanatçı, Picasso, Leger ve Chagall ile yakın dostluğuyla bilinirdi ve bu kurduğu bağlar sayesinde atölyesinde resim yapan bir adam fikrinden sıyrılıp deneysel işler üretmeye başladı. Böylelikle farklı malzemeler kullanmaya başladı. UNESCO tarafından iyi niyet elçisi seçilen sanatçıya dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından Legion d’Honneur nişanı takdim edildi. Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Başbakanı İlham Aliyev tarafından Dostluk Ödülü’ne layık görülen sanatçı, aynı zamanda da dünyanın birçok şehrinde kamusal alan için özel ürettiği heykelleriyle tanınıyor. 11 Eylül saldırısında hayatını kaybedenler anısına New Jersey’de, Papa İkinci John Paul adına Paris Notre Dame Katedrali yakınında, Avrupa’nın kurucuları heykeli de Fransa’da Scy Chazelle’de yer alıyor. Yağlıboya resimlerinde canlı renkler, kalın fırça darbeleri ve figürlerini eğri büğrü olarak çalışan sanatçı mitolojiden ve dini öğelerden de sembolleri sıkça kullanıyor. Art Agency standında Tsereteli’nin 500 kilogram ağırlığında kabartmalı döküm tekniğiyle üretilen bronz heykeli yer alıyor. 170 bin avro fiyatı olan bu heykel, fuarın en pahalı işlerinden biri olsa gerek. Galerici Stoyanov sanatçı hakkında şöyle konuştu: “Tsereteli’yi iki yıl önce Art Bahrain’de kraliyet ailesine satmıştım. Daha sonra Art Paris’e katıldım ve orada Tsereteli’nin desenleri dünyanın en büyük iki desen koleksiyonuna dahil oldu. İlk defa İstanbul’da gösteriyorum. Umarım Türkiye için de kamusal bir proje yapma fırsatımız olur.”