• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Demokratik bir rejimi savunmak ‘teferruat’ değildir sayın başkan

02/09/2019 15:45

HÜRREM SÖNMEZ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “Yeni adli yılın tartışmaların değil, barış ve huzurun müjdecisi olmasını diliyorum. Umut ederim adli yıl; ülkemize, milletimize, avukat, hâkim, savcı tüm meslektaşlarımıza ve adliye çalışanlarına adalet ve mutluluk getirir”  demiş. Peki nerede demiş? Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan, yeni adli yıl açılış töreninde.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; temenniniz için teşekkür ederiz, lakin adalet olmadan saadet olmaz derler sayın Feyzioğlu ve adalet dediğimiz şey o bulunduğunuz çatının altından çıkmaz, zira tabiatına uymaz… 

Reklam

Bakın cümle içinde kullandığınızda bile çarpıklık ortaya dökülüyor: “Yargıtay başkanlığının ev sahipliğinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan yeni adli yıl açılışı…” 

Güçler ayrılığı diyoruz, yargı yürütmeye tabi değildir diyoruz ama o erkin sahiplerinin kendi bağımsız mekanında ev sahibi olmak yerine başkasının evinde misafir olmayı tercih etmesinde bir gariplik görmüyoruz öyle mi. 

Bazı eylemler söz konusu olduğunda mekan önemlidir elbette, ibadetin mekanı olması gibi, yargı faaliyetinin de mekanı vardır. Lakin adalet duygusu dediğimiz mekanlardan bağımsızdır, taş duvarlar, dizi dizi dosyalar, binalar, saraylar içine hapsolmuş değildir, bir dağın başında da yaşar sizinle birlikte nefes alıp verdiğiniz müddetçe. Ancak öyle anlaşılıyor ki siz o duyguyla hiç tanışmamış, temsil ettiğiniz savunmayla bir ünsiyet kurmamışsınız sayın başkan.  

Reklam

Yargı mensupları o çatı altında yürütmenin başı olan cumhurbaşkanına ‘misafir’ olduğu sürece bu ülkede ‘bağımsız yargı’ ifadesini ağza almamak icap eder.

Adli yıl açılışının ev sahibi olan Yargıtay başkanı, “Ne var canım tören Külliye’de yapıldıysa” minvalinde açıklamalar yapabiliyor.

Savunmanın onurunu çiğnetmemek adına bu törene katılmayı reddeden 52 baro türlü itham ve hakaretlere uğruyorsa şunu ilan etmek gerekir galiba: “Yargımız bağımlıdır ve bu bağımlılığını bir onur nişanesi gibi göğsünde taşımaktadır.”

Törene katılmayı reddettikleri iddia edilen yargı mensuplarını tenzih edelim bu noktada. Geriye kalanını ise “Görevimiz gereği orada bulunmamız icap ediyordu” demeleri ihtimal dahilinde olan bir geleceğe kadar hatırımızda tutalım. 

Savunmayı temsilen orada bulunmakta bir mahsur görmeyen hatta kendisini eleştirenlere ‘had bildiren’ Türkiye Barolar Birliği başkanının “Mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır dediğimiz için buradayız” sözlerine mukabil birkaç şey söylemek gerekir. Türkiyeli avukatları temsilen birilerini sevmesini veya tam tersi birilerine husumet beslemesini beklemiyor sanırım kimse başkandan. Lakin konu neyin asli mesele neyin teferruat olduğunun tayini ise o zaman  şahsi kanaatlerini başka mecralarda, başka sıfatlarla hayata geçirmesi daha münasip olur herhalde. Zira adaleti kendisine dert edinenlerin adına vatan dedikleri yer, haksızlığa uğrayanlara karşı kendilerini yükümlü hissettikleri, sırtlarında taşıdıkları cübbenin ekmek parası kazanmanın ötesinde de bir manası olduğuna inandıkları yerdir; o inanç gereği yargının bağımsız olmadığı yerde adaletin de tecelli edemeyeceğini savunurlar.

Çocukların istismar edildiği, kadınların “Ölmek istemiyoruz” diye diye öldüğü, işçisinden aydınına, ormandaki ağacından sokaktaki hayvanına kadar, herkesin, her bir canlının hukuk ve adalet beklediği bir yerde siz o adalet mücadelesine, o mücadelenin haysiyetine sahip çıkmak yerine ‘teferruat’ diyebiliyor, muktedirin sarayında, yargı bağımsızlığı filan umursamaksızın hamasi söylevler veriyorsanız, bizim yerimiz ‘teferruat’ların yanıdır.

Yargı bağımsızlığını, insan hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu  demokratik bir rejimi savunmak ‘teferruat’ değildir. Bilakis sizin o ‘teferruat’ gördüğünüzü içinden çekip aldığınızda vatandan geriye, imtiyazlı bir azınlık dışında kimsenin mutlu olmadığı kuru bir toprak parçası kalır… Size de hamasi nutuklarla işgal ettiğiniz koltuklarınız, topuk selamlarınız ve iki metre kumaştan gayrı kıymeti olmayan cübbeleriniz… 

‘

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Hürrem Sönmez

SON HABERLER

Yeniden AB ve reform: Gerçek(çi) olabilir mi?

Bu politik koşullarda AKP’nin AB ve reform konusunda gerçekten ciddi olması ve somut adımlar atması mümkün değil.

Kadir Şeker hakkındaki karar bozuldu: Yeniden yargılanacak

Sevgilisi Ayşe Dırla’yı (35) dövdüğü öne sürülen Özgür Duran’ı (32) engellemek isterken kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle 12.5 yıl hapse çarptırılan Kadir Şeker (20) hakkında verilen ceza, Bölge Adliye Mahkemesi’nce bozuldu. Şeker, yeniden yargılanacak.

AYM ihlal görmedi: Çatışma yok, silahı tutukluk yapmış ama vurularak öldürülmesi ‘hukuka uygun’

Anayasa Mahkemesi, 2015 yılında İstanbul’da bir evde polis tarafından öldürülen Gülay Özarslan’ın annesinin yaptığı başvuruda yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verdi

Norveç’te 23 yaşlı, ‘corona’ aşısından sonra hayatını kaybetti: İnceleme başlatıldı

Norveçli yetkililer, ülkede 23 yaşlının Covid-19 aşısının ilk dozunu vurulduktan kısa süre sonra hayatını kaybettiğini duyurdu.

Hong Kong veri eksikliği nedeniyle Sinovac aşısının uygulanmasını erteleyebilir

Hong Kong’da, Çinli Sinovac firmasının ürettiği Covid-19 aşısının dağıtımının veri eksikliği nedeniyle ertelenmesi söz konusu.

Erdoğan’a göre ‘adalet’
Hapisteki Cumhuriyetçileri siyasi hesaplarınızdan serbest bırakın

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1173 gündür tutuklu

AGORA

Türklüğü benimsemeyen Ermeni’ye de mi ‘Türk’ denecek!

Murat Sevinç

Yeniden AB ve reform: Gerçek(çi) olabilir mi?

İhsan Dağı

Türk mutfağı dünyada başarı yakalayabilir mi?

Mehmet Aksel

GÜNÜN 11’İ

Kübra Par: Partisinden gelebilecek mırıldanmaları göze alarak yaptığı hareketten dolayı Koca’ya teşekkür borçluyuz

Mehmet Ali Güller: İktidarını sürdürebilmek için yeniden AB’ye ihtiyaç duyuyor

Yılmaz Özdil: Ejder meyveli smoothie içenler olacak, pazar çöpünden sebze toplamak zorunda kalanlar olamayacak

Osman Müftüoğlu: Aşılama kampanyası en geç üç-dört ay içinde bitirilmelidir

İbrahim Kiras: ‘Halkımızı aşı olmaya davet ediyorum’ açıklamalarıyla ‘aşı varmış gibi’ yapıyorlar

Sedat Ergin: Çin aşısının kalan partileri ve 4.5 milyon doz BioNTech aşısı ne zaman gelecek?

Abbas Güçlü: Yeni rektörün her söylemi çok yakından izleniyor; dikkatli olmasını öneririz

Feray Aytekin Aydoğan: Din derslerinin zorunlu tercihi noktasında her türlü baskı aygıtı dayatılıyor

Ender İmrek: Ülkeyi şirket gibi yönetmekten söz ediyorlardı, o şirketin içini boşalttılar

Erk Acarer: Suruç patlamasından altı, Sultanahmet’ten beş yıl sonra neden bir bombacı mantar gibi ortaya çıkıverdi

Okan Müderrisoğlu: Siyasi hayat, MHP için de sanıldığı kadar konforlu seyretmiyor

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!

Yıllarca çekmecede katlı duran Tenten çizimi 3.2 milyon avroya satıldı

Maldivler’in en geniş özel adası hizmete açıldı: Geceliği 600 bin liraya misafirlerini bekliyor!

İstanbul’un yüksek kesimlerinde kar yağışı

Avustralya’da bir adam kayıp kedisini bulmak için askeri teçhizat ile hayvan barınağını bastı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi