İlk itirazım Gülen hareketinin siyasi olmadığı tespitine. Her ne kadar eğitim, medya gibi toplumsal alandaki faaliyetleri öne çıksa ve kendisini ısrarla “siyaset üstü” göstermek istese de cemaat öteden beri siyasetle yakından ilgilenmiştir…
İkinci itirazım cemaatin sivilliği iddiasına. İlk andan itibaren benimsenmiş olan devlet içinde kadrolaşma stratejisinin, buna bağlı olarak cemaat içinde, benim “sivil olmayan kanat“ diye adlandırdığım bir yapının neredeyse özerk bir şekilde ortaya çıkıp güçlenmesinin sivillikle fazla ilgisi olduğunu sanmıyorum…
Öte yandan AKP’yi sadece siyasi bir yapı olarak görmek de sorunlu olacaktır. Öncelikle AKP’nin sırtını yasladığı Milli Görüş hareketinin başından itibaren çok güçlü bir İslami toplumsal zemin üzerinde yükseldiğini; kendisi yükseldikçe bu zemini de genişletip zenginleştirdiğini biliyoruz.
Özetle, sivil olması beklenen Gülen cemaatinin gözü siyasi alanda, siyasi olması beklenen AKP’nin de gözü sivil alanda. Zaten kavga da esas olarak bu yüzden çıkıyor.