Kurultayda dillendirilen adayların ön seçimle belirleneceği, parti örgütünün benimsemediği adayların tercih edilmeyeceği, listelerde kadın ve gençlere pozitif ayrımcılık uygulanacağı vaatleri de parti örgütünde heyecan yarattı. AKP’de adaylık sürecinde yaşanan gecikme ve isimlendirmedeki zorluklar da buna eklenince Özgür Özel yönetimindeki CHP, yerel seçim yarışına en büyük rakibinin önünde başladı. Ta ki adaylık sürecine kadar…
Önce yerel seçim takviminin sıkışıklığı gerekçe gösterilerek hakim denetiminde önseçim yapılmasının koşullarının bulunmadığı iddia edildi. Örgütlerle istişare içinde aday belirleneceği vaadi de resmi adaylık başvurusu bile bulunmayanların, bir bölümü o bölgede bir gün bile siyaset yapmamış isimlerin tercih edilmesi ile kağıt üzerinde kaldı. Karşılıklı suçlamalar, eleştiriler ve hatta istifalarla süren aday belirleme süreci sonunda görüldü ki listelerde gençlere ve kadınlara da pozitif ayrımcılık yapılmadı. CHP Genel Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, 2 Şubat itibarıyla belirlenen 965 adayın 881’i erkek, 84’ü kadınlardan oluştu. Yaş ortalaması ise 52 olan adayların 35 yaşından küçük olanlarının sayısı da sadece 68.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, daha koltuğunu ısıtmadan yerel seçim sınavına çıkmasının kendisi için dezavantaj olduğu gerçeğini reddetmek mümkün değil. CHP’de hiçbir sürecin tartışmalı bitmediği de doğru ancak, bu kadarına çok da tanık olunmadı. Kurultay kürsüsünden başlayarak dillendirilen vaatler hayata geçirilseydi bugün partinin içine sürüklendiği tartışma ortamı bu kadar yakıcı olmazdı. İki rakip siyasi partinin birbirine karşı kullanırken bile tereddüt edebileceği düzeydeki kirli siyaset aynı parti içinde yıllardır birlikte mücadele edenler tarafından sahnelendi. Rant, yolsuzluk iddiaları belli adreslerden servis edildi. AKP ile sıradanlaşan siyaset tarzı CHP’ye de bir ölçüde hakim oldu.