Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bir filmi ikinci kez izliyormuşuz gibi.
Ama bu kez oyuncular farklı, senaryo aynı: Kazanan yine cezalandırılıyor, kaybeden yine itiraz ediyor.
Bu kez sahne Bayrampaşa.
AKP’ye geçmesi için baskı yapılan, rozeti takamayınca, eline kelepçe takılan Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu tutuklanınca, yerine 21 Eylül’de başkan vekili seçimi yapıldı.
İddia o ki tehditlerle 4 CHP’li Meclis üyesi istifa ettirildi. Ama biri sessiz bir direniş sergiledi. Oylamada dört tur boyunca AKP adayının ismini yanlış yazdı, oyları geçersiz oldu.
Seçim kuraya kaldı. Kuradan CHP’nin adayı çıktı.
CHP’liler o an ‘ilahi adalet’ dedi. Sonra o ‘ilah-i adalet’ oldu.
Bu kez AKP adil değil dedi, sonuca itiraz etti. Ve kabul edildi. Seçim iptal oldu!
Gerekçe hazırdı: Usulsüzlük şüphesi. Yani o meşhur cümleyle: Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu.
Ancak maalesef artık bu ülkede sandık ‘milli irade’ değil, ‘milli mizah’ konusu.
Seçimi kaybedince hukuk akla geliyor, kazanınca millet hatırlanıyor.
Sonuç hep aynı: Sandık, halkın elinden alınıp masaya taşınıyor.
Oy pusulası değil, sabır sayılıyor.
Oysa unutuluyor…
İstanbul’da seçim iptal edildiğinde, Ekrem İmamoğlu büyümüştü. İrade gasbı, sandıktan daha büyük bir intikam doğurmuştu. Şimdi aynısı, daha küçük ölçekte sahnede.
Fakat bu ülkede “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”. Ve o millet, unutmuyor.