İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu Sözcüsü Figen Şaştım, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini ve kadına yönelik şiddetle ilgili ‘yerli ve milli’ bir yasal düzenleme hazırlanmasını önerdiklerini söyledi.

AA’nın haberine göre platformun hazırladığı, İstanbul Sözleşmesi’nin hukuki, sosyolojik ve psikolojik açıdan değerlendirildiği raporun açıklandığı toplantıda söz alan Şaştım şu ifadeleri kullandı: “Sözleşmenin 80. maddesinde düzenlenen usül gereğince Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini ve sözleşmenin feshini, kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli bir yasal düzenleme yapılmasını, başta hükümetimiz olmak üzere tüm yetkililere teklif ediyoruz.”
Metni okuyan Şaştım, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile hukukçu, sosyolog ve psikologlardan oluşan kişilerin bir araya gelerek, toplumun doğru bilgilendirilmesi ve çözüm üretilmesi amacıyla İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu’nu oluşturduğunu söyledi.
Hukukçu Kadınlar Derneği’nin de başkanı olan Şaştım, yedi aylık çalışmanın sonucunda, 12 kişilik ekiple İstanbul Sözleşmesi Raporu’nu hazırladıklarını anlattı.
Şaştım, raporda, sözleşmenin hukuki statüsü, maddelerinin değerlendirilmesi gibi unsurlara değinilmesinin yanı sıra Türkiye’nin milli ve manevi değerleriyle bağdaşmayan yönleri ile platformun sözleşmeyle ilgili tekliflerinin yer aldığını söyledi.
Ulusal ve uluslararası her türlü yasal düzenlemeye ve birçok sözleşmeye rağmen kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini belirten Şaştım, 2014’te Türkiye’de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi doğrultusunda mevzuatta düzenlemeler yapılarak 6284 sayılı yasanın hayata geçirildiğini anımsattı.
‘Çözüm üretemedi’
Kamu görevlilerinden öğrencilere kadar eğitimler verildiğini, sözleşmenin uygulanmasının savcı, polis, kamu görevlisi dahil tüm muhataplar açısından teminat altına alındığını anlatan Şaştım, “Tüm bunlara rağmen sözleşmenin uygulanması, şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması noktasında çözüm üretememiştir” dedi.
Sözleşmenin temel iddiasının, ‘şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı’ yönünde olduğunu savunan Şaştım şöyle konuştu:
“Oysa Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, şiddeti ortaya çıkaran risk faktörleri çok çeşitli olup, toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu faktörlerden yalnızca birisidir. Bireylere şiddet uygulanmasının temelinde onlarca etken söz konusuyken, şiddetin sadece cinsiyete dayalı sebeplerle uygulandığı iddiasına dayalı bir yaklaşım, sözleşmenin fikri altyapısını indirgemeci ve manipülatif hale getirmektedir.”
‘Manevi değerlerde yozlaşmaya neden oluyor’
Şiddetin gerçek sebeplerine inilemediği için sözleşmenin çözüm sunmakta başarısız kaldığını dile getiren Şaştım şu ifadeleri kullandı: “Bilakis sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim, gelenek, din ve benzeri referansların kökünün kazınması gibi kavram ve düzenlemelere yer vermek ve bunların uygulanmasını dayatmak suretiyle toplumda ayrışmaya, kadın-erkek ilişkilerinde çatışmaya, ailede erozyona, toplumun milli manevi değerlerinde yozlaşmaya sebep olmaktadır.”
‘Toplumun dinamiklerine aykırı’
Şaştım sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul Sözleşmesi, Türkiye toplumunun temel dinamiklerine aykırı olan, kullanılan kavramlar ve hegemonik dille kadın erkek cinsi arasında dayanışma ve iletişim dilini ortadan kaldıran, dünya milletlerini cinsiyetsizleştirme ve üçüncü bir cinsi oluşturmanın ilk adımlarına öncülük eden proje bir sözleşmedir. “