Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Covid-19’la mücadelede, yerli aşıyı en geç nisan ayında uygulanabilir hale getirmeyi planladıklarını ifade etti.
Lideri olduğu AKP’nin, Meclis’teki grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Şimdi salgının seyrinin önüne geçmezsek daha sonra çok daha can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalırız” ifadelerini kullandı.
‘Salgınla ilgili milletten sabır ve destek beklediğini’ söyleyen Erdoğan, aşıların bir kısmı için ön siparişlerin verildiğini, önümüzdeki ay uygulanmaya başlanacağını belirterek, “Kendi geliştirdiğimiz aşıyı da en uygun şartlarda inşallah tüm insanlığın hizmetine sunmak düşüncesindeyiz” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Gemiye müdahale: Uluslararası hukukta yeri yok
*Kahraman komandolarımız Barış Pınarı Harekat bölgesinde 17 teröristi etkisiz hale getirdi.
*Libya’ya sivil ihtiyaçları götüren bir gemimize saldırı oldu. Bunun da kaptanı yine bir Yunan. Gemideki mürettebatı taciz ettiler. Bunlar video kaydıyla tespit edildi. Gerekli yerlere gönderilecek. Bunun uluslararası hukukta yeri yok.
*Sayın Putin’le görüştük. Türkiye, Azerbaycan ve Rusya olarak bölgede barışın güvencesi olacağız. Azeri kardeşlerimizin hızla topraklarına dönmesini sağlayacağız. İlham Aliyev kardeşimle de görüştüm. Dün Kelbecer tamamen boşaltıldı. Oraya da Azeri kardeşlerimiz girme şansını bulacak. 30 yıllık gecikmeyle Karabağ’da Azerbaycan bayrağı sallanıyor.
*Ekonomide yatırım, üretim, ihracat seferberliği başlatıyoruz. Salgınla mücadele tedbirlerini üretimi en az etkileyecek şekilde hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bütçe görüşmelerinin ardından reformları hayata geçireceğiz. Hukuk reformunu da hızlandıracağız. Hazırlıkları süren reformları paketler halinde sunacağız. 2021 yılını ülkemiz için kayıpları azaltma ötesinde bir kazanç dönemine dönüştürmeye çalışıyoru
‘İttifak pazarlık üzerine kurulmadı’
*Hala parlamenter sistemi savunanlar var. Türkiye yıllarca bu sistemi denedi. Koalisyonlarla ne hale geldi bu ülke. Cumhur ittifakı Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. Dün Sayın Bahçeli’nin de söylediği gibi bu ittifak gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulmadı. Bu çerçevede yapılan hazırlıkların insan haklarıyla ilgili tüm kesimler yanında ekonomi yönetimi ve iş dünyasıyla da istişare ederek grubumuz vasıtasıyla Meclis’in takdirine sunacağız.
‘Kürt sorunu yok’
*2005’te söyledim. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa sorumlusu benim. “Niçin kayyım atanıyor” diyenlere söylüyorum. Bunlar maalesef oralarda devletten aldıkları imkanı dağa gönderenlerdi. Gönderemedikleri için çukur açtılar. Kayyımlarla beraber tüm bölgeyi tepeden tırnağa düzenlemeleri yaptık. 15 yıl önce o bölgeye gidenler şimdi gittikleri zaman tanımıyorlar. Biz bu millete hizmet için varız. Barış için geldik, nerede terör terörist varsa ezmek için varız. Terörden meşru siyasete geçmek için her yolu denedik. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bu ülkede uzunca bir süre en çok sıkıntıyı Kürtlerin çektiği bir özgürlük sorunu vardır.
‘Teröristin kitabının önerilmesi rencide etti’
*Hadi yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, hadi CHP gibi onların içindeki tetikçilerini de anladık. Peki yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş, filancalar filancalar niye hala hapisteymiş. Bunları herhalde ödüllendirecek halimiz yok.
*(HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın kalame aldığı Devran adlı kitabın okunmasını tavsiye eden, Dün Cümhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifa eden Bülent Arınç’a gönderme yaptı) Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, polisimin, öğretmenimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.
138’inci madde vurgusu
*Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütü olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından evlatları zorla dağa kaçırılan, göz göre göre ölüme sürüklenen, tecavüze uğrayan annelerin yüzlerine bakamayız. Aksi takdirde yıllarca terör örgütünün baskısı sebebiyle ailesini koruyamayan, evini geçindiremeyen, huzurla ve güvenle hayatını sürdüremeyen babaların yüzlerine bakamayız. (…)
Daha 5-6 yıl önce çukur eylemleri ve 6-8 Ekim olaylarında sergilenen rezillikleri unutursak milletimizin yüzüne bakamayız. Yasin Börü’nün, onun ruhaniyeti karşısında biz çok eziliriz. Onun ailesinin de yüzüne bakamayız. Bu alçaklıkların, bu ihanetlerin, bu acıların doğrudan veya dolaylı müsebbibi olanların muhatabı tabii ki yargıdır. Artık bu mesele siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır.
*Ama ben buradan da yargıya sesleniyorum: Diyorum ki değerli yargı mensupları, anayasanın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz? Gereken adımları niye atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım çünkü atılan adımlar karşısında yargının bu denli sesiz kalmasını ben kabullenemiyorum. Her kim bu meseleyi hala siyasetin konusuymuş gibi gündeme getiriyorsa niyetinden şüphe etmek hakkımızdır. Son günlerde yaşanan tartışmaların ve gelişmelerin bu çerçevede değerlendirilmesinde fayda görüyorum.
Anayasa’nın 138’inci maddesinde şu ifadeler yer alıyor: “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. “
*(“İktidarın peşinde giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona öğretmen demem” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme yaparak) Haddini bil. Biz baş öğretmenin kurduğu partiyiz diyenler öğretmenlere saygısızlık yapıyor. Öğretmenler baş tacımızdır.