• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Diyarbakır'da gördüğüm o gözler

03/01/2016 21:01

 

levent gultekin kelleLEVENT GÜLTEKİN

acikcenk@gmail.com / @acikcenk

Akademisyen, yazar, sanatçı, gazetecilerden oluşan 106 kişilik bir grupla geçen hafta “Aslolan hayattır. Ölerek, öldürerek değil, sorunu konuşarak çözün” demek için Diyarbakır’daydık.


Çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar… İnsanlar ölüyor.  Şehirler yıkılıyor. Halk; evini, yurdunu, işini terk ediyor. Kalanlar ise büyük bir tedirginlik ve çaresizlik içinde.

Hal böyleyken size “Esasında falan şunu istiyor, filan da şöyle davranıyor” diyerek kimin haklı olduğunu tartışacak kadar soğukkanlı değilim. Kişisel, ideolojik… maddi kazanımlar için vicdanımı, insanlığımı da bir tarafa bırakamadım.

Bana göre esas olan hayattır.

Durum buyken siyasi analiz yapacak değilim

İnsanların öldüğü, şehirlerin yıkıldığı, çaresizliğin had safhada olduğu bir ortamda kimin haklı olduğunu tartışmanın zerre kadar anlamı yok. Böyle bir ortamda kimin haklı olduğunu tartışmak vicdansızlıktır.

Durum buyken beylik laflarla siyasi analiz yapacak değilim.

Diyarbakır’da gördüğümü, Tevrat’ta geçen bir hikayeyle anlatmak istiyorum…

Bir gün iki kadın Kral Solomon’a giderler. Biri konuşmaya başlar: “Sayın Kralım bu kadınla aynı evde yaşıyoruz. Önce benim çocuğum oldu. Üç gün sonra da onun çocuğu doğdu. Orada bizden başka kimse yoktu. Bir gece biz uyurken bu kadın kendi çocuğunun üzerine yuvarlandı ve çocuğu öldü.

Sonra ölü çocuğunu benim yanıma koyup, benim çocuğumu aldı.

Ben sabah uyandığımda çocuğun öldüğünü fark ettim. Ölü çocuğa dikkatli bakınca benim oğlum olmadığını anladım.”

Diğer kadın hemen atılır: “Hayır! O senin çocuğundu. Benimki canlı. Ölen çocuk senin oğlun.”

İlk konuşan kadın tekrar bağırır. “Hayır, canlı olan benim oğlum.”

İki kadın bu şekilde tartışırlarken Kral Solomon araya girer: “İkiniz de canlı çocuğun kendinizin olduğunu söylüyorsunuz. O halde birisi bana bir bıçak getirsin”

Hemen bıçak getirirler. Ve Kral teklif eder: “Bu çocuğu ortadan ikiye keseceğim. Yarısı birinize, diğer yarısı birinize.”

Kadınlardan biri konuşur: “Ben kabul ediyorum. Kesin çocuğu, ben yarısını almaya razıyım.”

Diğer kadın can havliyle haykırır: “Lütfen benim oğlumu öldürmeyin. Çünkü ben onu çok seviyorum. Tamam, çocuğu diğer kadına verebilirsiniz.”

Bunun üzerine Kral Solomon, “Kesmeyin çocuğu. Anlaşıldı ki o çocuğun gerçek annesi öldürülmesini kabul etmeyendir. Çocuğu ona verin” der.

Diyarbakır’daki durumun bu hikayedekinden tek farkı var

Çocuğun gerçek annesi, bir gün oğluna kavuşma ihtimalini düşünerek, kesilmesine razı olmuyor.

Diyarbakır’daki durumun bu hikayedekinden tek farkı var: Çocuğun annesi olduğunu söyleyenlerin ikisi de çocuğun kesilmesinden, yarısının kendilerine verilmesinden yana.

İki taraf da ‘Yarısı benim olacaksa ölmesinde bir mahsur yok’ tavrında. Ortada o çocuğun annesi olduğunu iddia edenler var ama ikisinde de annelik duygusu, merhameti, aklı, zekası yok.

Kesilme korkusu yaşayan bu çocuğun gözlerini Diyarbakır’daki toplantıda kürsüye çıkan 13-14 yaşlarındaki kız çocuğunun gözlerinde gördüm.

İnsanlığı olmayan bir ülke kime vatan olur ki?

O kız çocuğu kürsüde hüngür hüngür ağlayarak, “Bir aydır okuluma gidemiyorum. Okulumu çok özledim. Lütfen okulumu geri verin. Hayatıma kıymayın” diye adeta yalvardı.

Bu gözlere bakacak, bu feryadı duyacak, o çocuğu kurtarmak için, çocuğun annesi olduğunu iddia eden iki tarafa da “Hadi oradan” deyip bir şey yapacak; bir akıl, bir vicdan, ince siyaset güdecek bir siyasi zeka kalmadı mı bu ülkede?

Vicdanı, aklı, zekası… İnsanlığı olmayan bir ülke kime vatan olur ki?

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Levent Gültekin

SON HABERLER

Kuvvetli sağanak bekleniyor: 20 ile sarı ve turuncu kodlu uyarı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) sağanak yağış beklentisiyle 20 ili sarı ve turuncu kodla uyardı.

İçişleri Bakanlığı uyardı: Sel, yıldırım, kuvvetli rüzgar, hortum…

İçişleri Bakanlığı, Türkiye’nin birçok bölgesinde kuvvetli sağanak yağış beklendiğini duyurarak vatandaşları uyardı.

28 Şubat davası: 13 kişiye 'darbe girişimine yardım' suçlamasıyla 18'er yıl hapis

Yargıtay’ın bozma kararının ardından emekli orgeneraller Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Halil Kemal Gürüz’ün de aralarında bulunduğu 16 ismin yeniden yargılandığı 28 Şubat davasında karar açıklandı.

Halep'te SDG ve Suriye güvenlik güçleri arasında çatışma

Suriye’nin kuzeyindeki Halep kentinde, omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar çıktı.

Afife Ödülleri töreninde Tamer Karadağlı'ya teşekkür yuhalandı

27’nci Afife Tiyatro Ödülleri töreninde ‘En iyi kadın oyuncu’ ödülünü alan Sükut Işıtan’ın konuşması sırasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’ya teşekkürü salonda yuhalamalara neden oldu.

Diyanet, Alevilerle uğraşacağına şeffaf olsun
Hacı hacıyı Mekke'de…

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 897 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir illüzyon: Çalışırsan başarırsın

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

'İnsan Avı: Usame Bin Ladin': Belgesel mi istihbarat operası mı?

Ayhan Tinin

Edebiyat Müzesi… Şiir Kütüphanesi… Nâzım'ın bavulu küçük İskender'de mi?

C. Hakkı Zariç

Türkiye'nin yeni dili

Mustafa Alp Dağıstanlı

Sürtünmesiz dünya

Diken

'Av'ını kaybetse de muhabbeti bâki tutanların mekânı 

Behzat Şahin

Memleketin geleceği hangi fotoğrafta?

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Örsan K. Öymen: Faşizm, 1930'larda Almanya'da ırkçılık, 2010'larda Türkiye'de dincilik temelinde ortaya çıktı

Erdal Sağlam: Ekimde faiz indirimi yapılmaması gerekiyor

Orhan Uğuroğlu: Erdoğan, Fidan'ı dışladı; Hamas'la diyaloğa Kalın'ı yolladı

Zeynep Gürcanlı: KAAN uçağı için, daha geçenlerde Endonezya ile 'satış sözleşmesi' imzalanmamış mıydı?

İpek Özbey: 'İstanbul'dan başka yerde yaşayamam' diyenlerin artık söyledikleri tek şey var; 'Emekli olduğum gün kaçacağım'

Deniz Zeyrek: Mehmet Şimşek'e soruyorum; yabancı sermaye neye güvenerek Türkiye'ye gelecek?

Gökhan Aktürk: İtalyan hocayı düşünceli günler bekliyor

Yıldıray Oğur: Sumud tecrübesinden herkese ve her kesime çıkarılacak dersler var

Bekir Ağırdır: 'Çalışırsan sınıf atlayabilirsin' umudu, yerini 'Çalışsan da yaşlılıkta yoksullaşacaksın' hissine bırakıyor

Faruk Bildirici: Anadolu Ajansı editörleri kendilerine yeni bir iş edindi; Hakan Fidan'ı düzeltmek

Mehmet Y. Yılmaz: Can Holding'i bu işe yönelten meğerse 'bir devlet büyüğü' imiş

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×