ASLI İZMİRLİ
asliizmirli@diken.com.tr
Türkiye’nin en geniş kapsamlı uluslararası sanat fuarı Contemporary Istanbul’un (CI) yönetim kurulu başkanı Ali Güreli, kurumsal adresten sanat dünyasına gönderdiği mektubun yol açtığı ‘infial’ üzerine özür mektubu kaleme alarak ‘duygularına yenik düştüğünü’ öne sürdü.
Güreli, 14 Ekim tarihli ilk mektubunda, medya mensubu, sanatçı ve koleksiyonerleri, Barış Pınarı Harekatı’yla ilgili uluslararası medyada yer alan sahte haberlere inanmamaları için uyarıyordu. Mektup, ‘operasyon sebebiyle Türkiye ekonomisinin kötü etkilenmeyeceği, ekonomik göstergelerin sanat piyasasına olumlu yansımalarının olmasının beklediği’ görüşüyle sona erdiriliyordu.
‘Az kalsın kusacaktım‘
Mektuba sosyal medya üzerinden ilk tepki gösterenler arasında gazeteci ve eleştirmen Oliver Basciano vardı. Mektubu ‘delilik’ olarak nitelendiren Basciano, ironik bir dille önümüzdeki sene fuara uluslararası ziyaretçiler edinmede şans diledi.
Türkiye’de yaşayan ABD’li gazeteci Jennifer Hattam, mektubun ekran görüntüsünü, “Türkiye ne kadar politikleştirilmiş” sorusuyla paylaştı.
Online sanat dergisi Hyperallergic’in kurucusu ve yazı işleri müdürü Hrag Vartanian, Hattam’ın tweet’ine, “Aynı e-maili ben de aldım ve az kalsın kusacaktım” diye yanıt verdi.
‘Erdoğan rejiminin basın bülteni gibi’
ABD’li yazar ve eleştirmen David Levi Strauss, mektubu ‘Erdoğan’ın rejiminin bir basın bülteni‘ne benzetti ve ekledi: “Devlet tarafından fonlanan birinin bu şekilde konuşması şaşırtıcı değil. Bu bir kara propaganda ise de tüm dünya bunu izliyor.”
The Art Newspaper’dan Anny Shaw, haberinde, Güreli’nin ‘harekatın Kürtlere yönelik değil, terörist gruplara yönelik’ olduğuna dair söyleminin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki cuma yaptığı açıklamaları andırdığına dikkat çekti.
Duygularına yenik düşmüş
Tepkiler üzerine Güreli, 18 Ekim’de yeni bir mektupla özür diledi.
Güreli, duygularına yenik düştüğünü ve attığı e-postanın hayatını adadığı misyona hizmet etmediğinin farkında olduğunu belirtti. CI yönetim kurulu başkanı, ‘yönetici görevini gözden geçireceğini’ de kaydetti.
Özür mektubu şöyle:
“Sevgili Contemporary İstanbul dostları,
14 Ekim 2019’da sizlere gönderdiğim mektup tamamen uygunsuzdu ve bazılarınızı etkilediği gibi çeşitli soru işaretleri de yarattı. Mektubun yarattığı şok için sanat dünyasındaki dostlarımızdan, ortaklarımızdan ve Contemporary Istanbul’daki çalışma arkadaşlarımızdan ve ailemden tüm samimiyetimle özür diliyorum. Mektup tamamen benim adıma yazıldı, ne yönetim kurulu ne de CI bağlantılı hiçbir departmanın bu süreçle alakası yoktu. Bazı haberlerin aksine CI kurulduğu günden bugüne bağımsız ve özel sektör tarafından desteklenen bir organizasyon olmuştur.
Sanat dünyası birkaç küresel konuda bir tavır koymuştur ancak CI yönetim kurulu başkanı olarak benim misyonum her zaman politik olay ve tartışmaların dışında kalmaktır. Türkiye’nin karmaşık politik durumuna dair yorumda bulunmaya hakkım yoktu. Şartlar göz önüne alındığında benim için de yanlıştı. Contemporary Istanbul sayesinde oluşturduğumuz bir çevreye o mektubu göndermemeliydim. Son aylarda Türkiye’de yaşanan gerilimlerin hepimiz farkındayız. Ama ne yazık ki duygularıma yenik düştüm.
Contemporary İstanbul’un amacı insanları en güzel yaratımların çevresinde bir arada tutmaktır, çatışma yaratmak değil. Attığım e-postanın hayatımı adadığım aynı misyona hizmet etmediğinin farkındayım. Bu yüzden Contemporary Istanbul’daki yönetici görevimi de böyle bir olayın yeniden yaşanmaması için yeniden gözden geçireceğim.
Gelecek haftalarda, yönetim kurulumuzla yeni ortak yönetim biçimimizi tanımlamak için çalışacağız. CI dünyanın en prestijli sanat organizasyonlarından biri ve onun kültürlerarası diyaloğunu geliştirmek için çaba harcamaya devam edeceğiz.
Son birkaç 10 yılımı adadığım sanat, hayatımda her zaman büyük rol oynayacak. Sanat bizi bütün sınırları aşarak bir arada tutar. Bizi yönlendiren bu tutku ile bir arada kalalım.”