• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Ama bizde ırkçılık yok ki…

19/04/2016 21:23

 

 

hayko bagdat kelleHAYKO BAĞDAT

iletisim@haykobagdat.com

Eşi bizim Ermeni okullarından birinde çalışıyordu. Okul, daha çok yetim çocuklarına sahip çıkmak için kurulmuş birkaç yüzyıllık bir yapıydı.

Zengin ailelerin çocuklarının gittiği diğer mektepler genelde her imkânı sunan afili binalardı. Eğitim kalitesinden öğlen yemeğine kadar kusursuz sayılırlardı. Ne de olsa zenginin çocuğuna nohut yedirilmez, matematik eksik öğretilmezdi. O okulların yöneticileri de okuldaki çocukların aileleri gibi zengin ve nüfuzlu insanlardı.


Oysa bizim okul taklidi yapan yetimhanenin işi diğerlerinden daha zor yürüyordu. İşin içinde fakirlik varsa gönüllülük esastı. Ve bu teamül hiçbir zaman Ermeni’de başka Türk’te başka işlemedi.

O tarihlerde Türkiye’de Ermeni olmak ‘yaşanan son uluslararası gelişmeler’ sebebiyle oldukça zorlaşmıştı. Asala, Avrupa’nın göbeğinde diplomatları katlediyordu. Ateş açılan arabaların içinde o diplomatların aileleri de öldürülüyor, memlekette önü alınamaz bir öfke büyüyordu.

“Tamam, 18 oldu…”

Eşinin çalıştığı yetimhanenin çocukları için günlük süt gerekiyordu. Ve bir grup gönüllü her gün bu sütü temin etmek, okula taşımak, boş güğümleri gece yıkamak ve ertesi gün bu işlemi tekrarlamak için sözleşmişti.

Evin önünde o günkü sütleri emektar arabasına yüklerken kafasını kaldırıp eşine seslendi: “Tamam, 18 oldu…” Yetim çocukları için gereken tam 18 litre süttü ve o gün de gereken kadarı temin edilmişti.

Emektar arabanın plakasının polis telsizinden anons edildiğini bilmeksizin okula varıp çocukların sütlerini teslim etti. Artık işe gidebilirdi. Oysa çok vakit geçmeden karakoldaki sorguda öfkeli iki polise bütün bunları anlatmaya çalışırken buldu kendini.

O gün Asala 18’nci diplomatı katletmişti. “Tamam, 18 oldu” cümlesini duyan kulaklar her kimse diplomatı vuran Ermenilerden birini teşhis ettiğini düşünmüş olmalıydı.

Çünkü o sabahki Hürriyet gazetesinin manşeti ‘Katil Ermeniler Yine Vurdu’ diye atılmıştı. Ermeni ve katil artık birbirini tamamlayan iki kelime haline dönüşmüştü…

Tam da bu yüzden

Ahmet Hakan’ın kızdığı bir gazeteciye önce ‘aşağılık Alman’ diye yazı yazması, sonra hatasını anlayıp özür dilemesi etrafında başlayan tartışma tam da bu yüzden kıymetlidir.

Önüne gelene ‘terörist Ermeni’ diyen Melih Gökçek’e ‘Ermeni’ dedim diye tazminat ödememdeki ironik durum tam da bu yüzden ilginçtir.

Nefret söyleminden nefret suçuna evrilen süreç, farkında olmadan gösterilen ırkçılık tam da budur işte.

Sıradan bir Alman’ın, Ermeni’nin, Yahudi’nin, transın, Alevi’nin, Kürt’ün hayatını tehdit eden hal budur işte.

301 işçinin hayatını kaybettiği facianın yaşandığı madeni işleten Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan için ‘O patronun damadı Yahudi’ diye manşet atan Yeni Akit suç işlemiştir yani.

Bu gazete “Kamuoyuna açıkladıkları ihanet bildirisiyle devlete kin kusan ve açıkça PKK propagandası yapan mandacı akademisyenlerin kimisi Ermeni aşığı, kimisi eşcinsel sempatizanı, kimisi ise azılı din düşmanı çıktı” derken de kötülük peşindedir.

‘Azgın Yahudiler Mescid-i Aksa’yı bastı’ manşeti de böyledir.

Emin Çölaşan’ın BDP heyetinden bir grubun Washington ziyaretleri sırasında Ermenilerle görüşmesini ‘İhanetin fotoğrafı’ olarak başlığa çekip “Türkiye’nin bölünmesi açısından Kürt-Ermeni işbirliğinin temelleri atıldı” diye yazması da suçtur.

Davutoğlu’nun daha geçenlerde Bingöl’de “Ben bugün Zazaca ve Kürtçe hitap ettim. Eskiden olsaydı kıyamet kopardı. Silahları bırakacağız deyip neden daha çok silahı ülkeye soktular. Sur’da olanları, Silopi’de olanları istismar ediyorlar. Ermeni çeteler gibi Rusya’yla işbirliği yapıyorlar. Gidip Moskova’da temsilcilik açıyorlar” demesi de nefreti çoğaltır yani…

ABD ziyaretinde protesto edilen Erdoğan’ın “Orada attığımız her adımın başarısızlığa uğraması için âdeta kendilerini yırttılar. Bunun için bölücü terör örgütünün, Ermeni çetecilerin, paralel ihanet çetesinin ortak gösterilerine destek vermekten, kalp krizi yalanına kadar sergilemedik çirkinlik bırakmadılar. Yapılanları gördükten sonra Allah Türkiye’yi ve milletimizi bunlardan korusun demekten kendimi alamıyorum” diye konuşması da aynı sonuca varır.

Önce söz, sonra kurşun

Sanırım binlerce örnek verebilirim buradan sizlere. Ama gerek yok. Mesele son derece açık. Anlamak isteyene elbette…

Bizim memlekette önce söz gelir, ardından kurşun yağar.

Sözü söyleyen hep ölü taklidi yapar. Ama mağdur, katilinin tek olmadığını bilir işte.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Hayko Bağdat

SON HABERLER

Gazeteci Asuman Aranca hakkında hapis cezası

Eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş cinayeti hakkındaki haberleriyle bilinen gazeteci Asuman Aranca’ya ‘gizliliğin ihlali’ suçunu işlediği gerekçesiyle 10 ay hapis cezası verildi.

Özel, Bahçeli'ye seslendi: Kıbrıs'ı tanıyın diyorsanız önce kendiniz tanıyacaksınız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye seslendi: “Dünyaya Kuzey Kıbrıs’ı tanıyın diyorsanız önce kendiniz tanıyacaksınız. İradesine saygı duyacaksınız.”

Minguzzi cinayeti: Dört sanıktan ikisine en üst sınırdan 24 yıl hapis cezası

İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bıçaklanarak öldürülen 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi davasında karar çıktı.

YÖK: Öğrenciler ve veliler lisans öğrenimi üç yıla insin istiyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) öğrenciler için lisans öğrenim süresini üç yıla indirmeyi amaçlayan çalışmaların öğrenciler ve veliler tarafından ‘memnuniyetle’ karşılandığını duyurdu.

Erdoğan'dan Ali Mahir Başarır'a tazminat davası

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır’a 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

'Ne olacak bu memleketin hali?' diye soranlara… 
Pavyoncunun adaleti

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 912 gündür hapiste

YAZARLAR

Kıbrıslı Türkler yıllardır tepeden inşa edilen vesayet düzenini sandıkta çökertti

Mete Hatay

Kıbrıs'ta kim kazandı, kim kaybetti?

Cenk Mutluyakalı

Görünmeyen iletişim: Kokuyla konuşan zihin

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Ah ödüller vah ödüller!

Ayhan Tinin

Sohbeti seven dikenine katlanmaz

Mustafa Alp Dağıstanlı

Büyük restorasyon ve Zizek'in 'utanmazlığı'

Göksun Yazıcı

5 bin yıllık ekmeğin izinde

Nazlı Pişkin

GÜNÜN 11’İ

Mehmet Şakir Örs: Hemen hiçbir ülkede asgari ücret bizdeki kadar önem taşımaz

Ümit İnatçı: Yalnızlık ne mutlak bir iyilik ne de kaçınılması gereken bir kötülüktür

Fehmi Koru: Yalnızca Ersin Tatar kaybetmedi, AK Parti iktidarı da kaybeden tarafta

Ayça Söylemez: Kokain veya meth gibi maddelerin tehlikesine odaklanmışken, fentanil 'yan tehlike' olarak karşımızda duruyor

Haluk Şahin: İşe bak, 2025 yılında da Kıbrıs yazısı yazmak varmış!

Ali Akay: 18'nci İstanbul Bienal'inde karşımıza bir ayağı eksik sıkıntılı bir dünya ortamı çıkıyor

Kamil Tekin Sürek: Devletlerin silahlanmaya ayırdıkları bütçe sürekli artıyor

Alaattin Aktaş: Ekim aylarının klasiği, enflasyon oranının yüksek gelmesidir

Orhan Uğuroğlu: Yerel seçimde öyle bir Osmanlı tokadı yedi ki, sesi sarayın tüm odalarında yankılandı

İbrahim Kiras: Türkiye'nin mevcut siyasi yapısı AB'yle iş birliğinin derinleştirilmesine müsait değil

Soner Yalçın: Kıbrıs'taki sandıktan gayrimeşru işlere duyulan öfke çıktı

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×