Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’la yaptığı kritik görüşmede kameralara yansıyan bir ayrıntı vardı: Trump’ın yakasındaki F-35 tipi bir uçak rozeti.
Türkiye, Rus uçağının düşürülmesinden sonra Moskova ile yeniden barışırken, hala hiç kullanılmayan S-400 hava savunma sistemi almış; Washington ise buna tepki olarak Ankara’yı, ortak üretimine dahil olduğu ve 1,4 milyar dolar ödeme yaptığı F-35 programından çıkarmıştı.
Aradan yıllar geçti ama F-35 dosyası hala Türkiye–ABD ilişkilerinin en sancılı başlıklarından biri.
Trump’ın yakasına iliştirdiği rozetin ‘tesadüf’ olmadığı açıktı.
Gazetecilerin F-35’lere dair bir sorusu üzerine de broşun ima ettiği mesajı neredeyse kelimesi kelimesine dile getirdi.
“Türkiye ile F-35 konusunda kolayca anlaşma yapabiliriz ama önce Erdoğan’ın bizim için bir şey yapması gerekiyor.”
Ne olduğunu söylemedi. Ama rozet, suskunluğu tamamladı.
(…)
Bazen uzun bildiriler, sayfalarca anlaşma metinleri, basın toplantıları değil; yakaya takılan küçücük bir broş, tüm mesajı özetliyordu.
Yine öyle oldu.
Trump’ın F-35 rozeti de bir diplomatik aksesuar olarak belli ki aynı çizginin devamıydı.
Ancak önemli bir farkla. (Eski ABD dışişleri bakanı Madeleine) Albright broşlarıyla ince mesajlar veriyordu.
Trump ise rozetiyle adeta ticari bir pazarlık yaptı.
Rozeti takarak meselenin kendisi için önemini vurguladı.
Yani ‘rozeti’ doğrudan pazarlık masasına koydu.
Peki Trump, F-35 rozetiyle Türkiye’ye hangi mesajı vermek istedi?
Türkiye’den ne istedi ki, rozeti takacak kadar önemliydi?
Cevap hala belirsiz.