Bin gündür tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra, “Bu süreç bizim için artık işkence kelimesi kullanılarak tarif edilebilecek bir hal almış durumda” dedi.
DW Türkçe’ye konuşan Buğra, Kavala’nın tahliye edilmemesine tepki gösterdi.
Buğra, 1 Kasım 2017’de ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamalarıyla tutuklanan eşi Osman Kavala’nın Ekim 2017’de gözaltına alındıktan sonra üç ayrı suçlamadan dört kere tutuklandığını belirterek, “Üç kere tahliye edildi, bir kere de beraat etti. Beraat ettiği günün akşamı ben yakınları ve dostlarıyla birlikte kendisini karşılamayı beklerken adliyeye götürüldü ve tutukluluğunun devamına karar verildi” diye konuştu.
Kavala, ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat’ta beraat etmiş ancak hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alınmıştı. 9 Mart’ta, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ‘casusluk’ suçlamasıyla bir kez daha tutuklanmıştı.
‘AİHM kararına rağmen’
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Aralık 2019’da Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek, ihlalin ortadan kalkması için derhal tahliye edilmesi çağrısı yapmıştı.
Profesör Buğra, AİHM’in tutukluluğun makul şüpheye dayanmadığını, siyasi nitelikli olduğunu, derhal serbest bırakılması gerektiğini son derece açık biçimde ifade eden bir karar aldığını söyleyerek, “Bu karara rağmen serbest bırakılmadı. Salgın sırasında sağlık ve can güvenliği sorunları dikkate alınarak birçok mahkum tahliye edilirken siyasi tutuklular serbest bırakılmadığı için eşim yine cezaevinde kaldı” dedi.
Buğra da uzun tutukluluk süresinin hukukla bağdaşmadığını savunarak şunları söyledi: “Bu sürecin ne hukuki mülahazalarla ne de akıl ve mantık çerçevesinde anlaşılmasına imkan olmadığını düşünüyorum. Eşim ve ben 60 yaşını geçmiş insanlarız. Hayatımızdan çalınan bin gün telafisi imkansız bir kayıp. Eşimin annesi 90 yaşını geçmiş bir insan ve artık oğlunu bir daha görüp göremeyeceğini düşünüyor.”