Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol, yol değildir” dedi.

‘Gazze ve Filistin için olduğu kadar Suriye için de geçerli’
Erdoğan, külliyedeki 15’inci Büyükelçiler Konferansı’nda konuştu.
Erdoğan, İsrail’i işaret ederek ‘güvenliğin daha fazla bomba yağdırarak sağlanamayacağını’ söyledi.
Geçtiğimiz günlerde İsrail ordusu, Suriye’de Beşar Esad rejiminin Heyet Tahrir Eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı gruplar tarafından devrilmesinin ardından İsrail-Suriye sınırındaki Golan Tepeleri’nin Suriye topraklarına dahil olan bir kısmını işgal etmişti.
İsrail ordusunun açıklamasında bu hamlenin ‘gelecek olası tehditlere karşı savunma amacıyla’ yapıldığı belirtilmiş, Başbakanı Binyamin Netanyahu da Suriye sınırındaki askeri varlığın ‘İsrail’in güvenlik ve egemenliğini garanti altına aldığını’ söylemişti.
Erdoğan, ‘daha fazla kan dökerek güvenlik sağlanamaz’ derken bu durumun ‘Gazze ve Filistin için olduğu kadar Suriye için de geçerli’ olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Başta yakın coğrafyamızdakiler olmak üzere katliamların durdurulması ve istikrarsızlığın giderilmesi için Türk hariciyesine ve hariciyemizin siz mümtaz mensuplarına tarihi bir sorumluluk düşüyor. Bakınız Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında 14 aydır devam eden yüzde 70’i çocuk ve kadın olmak üzere 50 bini aşkın Filistinlinin hayatını kaybettiği katliamın önüne bir türlü geçilemedi. Mevcut İsrail yönetimi, bölgedeki sorunları daha da çetrefil hale getirerek saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor. Uluslararası toplumun bu katliamlar karşısındaki kayıtsızlığı, sistemi ayakta tutan temel hukuki ilkelerin, değerlerin her geçen gün daha da aşınmasına örselenmesine, yok olmasına sebebiyet vermektedir. Buna mutlaka bir ‘dur’ denilmelidir.
Daha fazla kan dökerek, masum sivillerin tepesine daha fazla bomba yağdırarak, güvenlik sağlanamaz. İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol, açık söylüyorum, yol değildir. Bu durum Gazze ve Filistin için olduğu kadar Suriye için de geçerlidir.”
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler özetle şu şekilde:
‘Barışı sağlamakla görevli kurumlar yeni çatışmalara zemin hazırlıyor’
*Bu topraklardaki son devletimiz olan, ay yıldızlı al bayrağının altında huzur bulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz yıl, 100. yaşını geride bıraktı. (…) Bölgemizde ve dünyada barışın, huzurun, refah ve istikrarın tesisi için ortaya koyduğumuz Türkiye Yüzyılı hedeflerinin küresel ölçekte hayata geçirilmesinde Dışişleri Bakanlığımıza önemli görevler düşüyor.
*Şunu sizler de çok yakından görüyorsunuz küresel sistemin çıkmaza girdiği, uluslararası toplumun reflekslerini yitirdiği, çok taraflı yönetim mekanizmalarının çözüm üretmekte yetersiz kaldığı zorlu bir dönemden geçmekteyiz. Barış ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası kurum ve kuruluşlar, savaş ve ihtilafları önlemek bir yana sergiledikleri atıl tavırla yeni problemlere, yeni çatışmalara zemin hazırlıyor. Bu olumsuz ortak ortamda dış politika paradigmamızı daha etkin daha dinamik ve sürdürülebilir bir zemine kavuşturmak, ülkemizin geleceği adına büyük önem taşımaktadır.
‘Çok kutupluluk daha da belirgin hal alıyor’
*Burada şu noktaya dikkatinizi çekmek isterim, uluslararası ilişkilerde çok kutupluluk eğilimi ve bölgeselleşme hareketleri giderek daha da belirgin bir hal alıyor. Küresel düzlemde ağırlık merkezi Batı’dan Asya’ya doğru kayarken bu fay hattında yaşanan kırılmanın etkilerini hepimiz hissediyoruz. Avrasya ve Orta Doğu’da ortaya çıkan kriz ve çatışmalar küresel barış ve istikrarı çok ağır bir şekilde tehdit ediyor.