Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda iklim değişikliğini ‘dünyanın en büyük dolandırıcılığı’ olarak nitelendirdi. Trump’ın sözleri bilimsel gerçeklerden kopuk, adeta başka bir dünyanın dili gibiydi.
Trump, Avrupa Birliği’ni karbon ayak izini azaltmaya çalıştığı için eleştirdi, yenilenebilir enerji yatırımlarını ekonomik felaket olarak gösterdi. Bir saat süren konuşmasının yalnızca birkaç dakikasını iklime ayıran
Trump aslında çok net bir mesaj verdi: Kendi siyasi tabanı uğruna, gezegenin geleceğini hiçe saymaya devam edecek.
Son yaşanan gelişme ise, gerçekten ilginç. Guardian’ın ortaya çıkardığı belgeye göre ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Ofisi çalışanlarına bir e-posta gönderilmiş.
Çalışanlardan ‘iklim değişikliği’, ‘karbonsuzlaşma’ ve ‘enerji dönüşümü’ gibi ifadeleri kullanmamaları isteniyor. Gerekçe basit: Bu kelimeler ‘yönetimin perspektifleriyle uyumlu değil’.
Düşünebiliyor musunuz? Dünyanın en büyük ikinci emisyon kaynağı olan ABD’de, karbonu azaltmaya yönelik en fazla fon sağlayan birim, iklimden söz edemeyecek. Sözcükleri yasaklayarak iklim krizini görünmez kılmaya çalışıyorlar.
Ama gerçekler, politik retorikten çok daha güçlü: seller, kasırgalar, yangınlar.