HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, bugün SEGBİS’le duruşmaya bağlanarak ifade verdi.

Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davasında savunma yapan Demirtaş, fezlekeler karşısında Meclis’in tutumunu eleştirdi.
HDP’li siyasetçi, ‘IŞİD’lilerin bir gün bile hapiste tutulmadığını’ iddia ederek gerekli belgeleri inceleyemediğinden yakındı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Edirne Cezaevi’nde bulunan Demirtaş’ın SEGBİS’le yaptığı savunmasından satır başları şöyle:
“(18 nolu fezleke) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015 yılının 10’uncu ayında hazırlanmış ve TBMM’ye gönderilmiş. İçeriği itibariyle fezlekede dokunulmazlığımın kaldırılmasının istenmesinin nedeni şudur. Okumak istiyorum ki tam anlaşılsın. Bu fezlekede beni neyle suçluyor savcı o açık olmadığı için yine de ben savunmamı fezlekeden anlaşılabildiği kadarıyla yapmaya çalışacağım. ‘Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ ve ‘Toplantı gösteri yürüyüşleri yasası 2911’e muhalefet etmek’ten hakkımda bir fezleke hazırlanmış.
*28 Temmuz 2010 yılında Barış ve Demokrasi Partisi’nin de katıldığı bir yürüyüşte yaşanan olaylara dair tutanaklarla fezleke hazırlandı. Yaşanan olayların tutanaklarının yanı sıra fezlekeye emniyet tutanakları, görüntü CD’leri katıldı.
*(2010’da Hatay’da yaşanan olaylara sözleri hatırlattı) Savcı dosyayı iyi hazırlayamadı diyelim, tamam. Peki TBMM ne yaptı? Fezlekeleri tek tek komisyonda ele alıp da mı dokunulmazlıkları kaldırdı? Hayır. Anayasa’ya aykırı bir şekilde dokunulmazlıkları kaldırdı. Bir linç ortamında, AKP-MHP ve bir grup CHP’li ele ele verip bizi politikleşmiş yargının önüne atmak için acele ediyorlardı.Aceleleri vardı.
*Beni hapiste tutan yargı, 1,5 milyon ödülle aranan IŞİD’li Ayşenur İnci’yi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Mahkeme, üst düzey IŞİD’liyi bir gün bile tutuklamayı ‘hak ihlali’ olarak görmüş. Ona yaklaşımınız bu, bana yaklaşımınız bu. Mevzu bu işte, mesele bu. IŞİD’li teröriste adli kontrol, Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’a gelince tutukluluklarının devamına. Eyvallah. (Demirtaş’ın bahsettiği İnci daha sonra tutuklandı.)
*Kayıtlara geçsin. Daha önce de söyledim. Bana cezaevinde incelemek üzere flash bellek içerisinde tebliğ ettiğiniz belgeler 10 binlerce sayfa. Bana cezaevinde haftada dört saat bilgisayarda çalışma izni verilmiş. Tek tek haftada dört saat her sayfayı sadece kısa bir bakarak geçsem beş buçuk yıl sürüyor bu belgeleri incelemem. Avukat huzurunda incelememe izin verilmiyor. Yasa dışı bir şekilde bir siyasi rehin olarak tutukluluğuma devam kararı verdiğiniz için dosyaları incelemem, avukatlarla birlikte oturup çalışmam da mümkün olmadı. Ben bu dosyaları inceleyemedim, cezaevinde inceleme şansım yok. 10 binlerce sayfa, karma karışık evrağın içinden tek başıma çıkma şansım yok. Sadece Demirtaş savunma grubundaki avukat arkadaşlarım bu dosyayla ilgileniyorlar. Ama benim tek birini bile burada yanımda bilgisayar başında hukuki desteğini alarak savunma hazırlığı yapma şansım yok. O nedenle ‘Sana binlerce sayfa yüksek güvenlikli cezaevine gönderdik, inceleyip incelememen bizi ilgilendirmez’ deyip geçemezsiniz. Geçiyorsanız da siz bilirsiniz. Umurumda değil.”
*(Gösteriye katılıp katılmadığı soruldu) Ben yasa dışı gösteriden, korsan gösteriden kaçarken yakalanmış bir üniversite öğrencisi değilim. Ben gösterilerin en büyüğüne katıldım. Faşizme karşı, diktatörlüğe karşı, Erdoğan’ın tek adamlığına karşı en büyük gösterilere ben katıldım Türkiye’de. Bana soracaksanız onu sorun. Türkiye’nin en büyük mitinglerini yapmış partinin eş genel başkanıyım ben. ‘Diyarbakır’ın bilmem hangi sokağında molotoflu gösteri oldu, katıldın mı?’ Bilmem hangi sokakta görüntü mü var, onu sorun. Fotoğrafım varsa o dosyada gösterin. Ben gerçekten merakımdan sordum. Benim önümdeki çıktılarda, cezaevindeki dosyada Emrullah Nurcan’a dair çıktı yok. Avukatlarım buna gerek duymamış. Benimle alakalı değil. Siz okuyunca ve fotoğraflardan söz edince bana ait bir fotoğraf var mı izahta bulunmamı gerektiren diye sordum. Siz de diyorsunuz ki; ‘Biz sana tebliğ ettik baksaydın.’ Olmaz böyle şey. Avukatlarımın itirazı var ve haklı bir itiraz. Bana ait bir fotoğraf varsa ve tereddütteyseniz, bana sormanız gerekiyorsa sorun. Yoksa deyin ki; ‘Size ait fotoğraf yok. okuduklarınızdan ibarettir, geçelim.’ Bugüne kadar tek bir ara kararı doğru verseydiniz sizi tebrik edecektim, tebrik etmeden geçiyorum.
*Şöyle bir cümle de belirteyim; 18 nolu fezlekede bir yürüyüş yapıldığına ve benim katıldığıma dair iddia bile yok. Ortada bir yürüyüş var, kim katılmış tutanak bunu da söylemiyor. Sadece Selahattin Demirtaş ismi geçiyor. Dolayısıyla kumpastır kumpas. Beş yıl sonra fezlekeyi hazırlayan Vural Balcı’nın, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısının, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hepsinin ortak kumpasıdır. Bu kadar.”