Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Evrensel değerlerin, insan hakları ilkelerinin, adalet ve özgürlük fikrinin yer almadığı kanunlar, düzenleyici hükümler, uygulamalarla başımız dertte.
İmamoğlu ‘vuruldu’, atıcılar şimdi Mansur Yavaş’ın etrafında dolaşıyor.
İnsan, her gün bir kademe daha geriye gittiğimizi, tam anlamıyla ataerkil bir örf düzenine dönüşmekte olduğumuzu düşünmekten kendini alamıyor.
Bu düzen, bir reisin kişiliği, vicdanı, geleneğini yansıtan kararlarıyla anlam kazanan; faydayla iç içe, kendine has doğrular silsilesiyle çalışır. Reisin vicdanı ve takdiri (bir bakıma ‘meşrulaşmış keyfilik’), kanun ve kuralın yerini alır.
Vicdan kelimesi kimseyi rahatlatmasın. Tek başına vicdan kişisel ve sübjektiftir. Özellikle siyasette vicdan saf değildir; çıkarlar ve kendine yontulmuş okumalarla örülüdür.
Şahsileşmiş düzenler böyle işler. Cezalar ve cezaya açık takibatlar, hüküm veren kişinin reisin duygusuyla karışık, siyasi sistemin ideolojisi ve rasyonalitesine göre işleyen yaptırımlar olmaktan başka anlam taşımaz