Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Trump kameralar önünde öngörülemez bir şovmen. Sağı solu belli değil, güç gösterisi şehvetiyle her an kontrolden çıkabilirdi.
İstenmeyen bir gerilim dışarı yansımasın, bir tatsızlık yaşanmasın diye Türk tarafının önlemler aldığı anlaşılıyor.
Bunlardan biri de Dışişleri Bakanı Rubio’nun densiz sözlerine cevap vermemek, duymazdan gelmekti. O bile yetmemişti.
Muhatap tekin değil, kabalaşma potansiyeli tescilli. On milyarlarca dolarlık doğal gaz, uçak vesair alımları dahi Trump’la takımının şerrinden emin olmaya yetmiyor.
Bir nahoşluk yaşanmadan, kazasız belâsız atlatma tedirginliği hepimizi sarmış görünüyordu.
Neyse ki kamera önü, azami dikkatle ve Trump’ın yanında Gazze’yi, Hamas’ı anmadan, duymak isteyecekleriyle sınırlayarak ucuz atlatıldı.
Tabii Trump, övgüde ileri gidip Erdoğan’ın Rahip Brunson’u bir telefonuyla bıraktığına girmese iyiydi. Nazarlık oldu, canlı yayın kazası.
Dış güçlerle, küresel emperyalizmle mücadele iddiasındayken Trump’ın dostluğuyla sınanıyorlar.
Ahmak dostun olacağına akıllı düşmanın olsun, deyiminin doğrulaması gibi.