Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Trump, Rusya’yla flört ve Avrasyacılık macerasından ABD ekseninde Batı’yla uyuma onurlu dönüş bileti uzattı. Meşruiyet vermekten kastı da bu olsa gerek. Elbette bedeli karşılığında.
Trump’ın Rusya’dan doğal gaz, petrol almayı kesmemizi istemesi, yol ayrımına vardığımızı gösteriyor. ‘İkimizden biri, tarafınızı seçme vakti; nişanı atıp gelin, nikah tazeleyelim’ teklifinde bulunmuş olmuyor mu?
ABD ile 20 yıllık LNG alımı ve nükleer enerjide işbirliği anlaşması imzalamak, Rusya’nın bizdeki yerini ABD’ye ufaktan devretmeye başlamak değilse nedir?
Görünüşe bakılırsa Trump’la görüşmenin elle tutulur, dişe dokunur, somut sonucu sırtımızı Rusya’yla hizalanmaya, yüzümüzü de tekrar Batı’ya çevirmek.
Enerji Bakanı Bayraktar, Oval Ofis’ten hangi kazanımla döndüklerini şöyle açıkladı:
“Bu kış Amerikan doğal gazı ülkemize gelecek. Nükleer enerji santrallerinin kurulumu için işbirliği hedefliyoruz.”
İki yıl önce, “Winter is coming/ kış geliyor” klipleriyle Avrupa bu kış donacak, soğuktan titreyerek Putin’in kapısına gelecek, diye Rus ağzıyla Batı’yı alaya alıyorlardı.
İki yıl sonra ise bize bu kış Amerikan gazıyla ısınacağımız müjdeleniyor.
Düne dek teslim mi olacağız, diz mi çökelim, dış güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi veriyoruz, yaygarası basanlara gelince… Rusya’yla iyi geçinelim ama Batı’dan da uzaklaşmayalım, diyenleri hainlikle, ajanlıkla suçlayanların beklediği zafer bu değildi.
Yani bir kez daha karaladıklarının dediğine geldiler, bırakın, yine de başarmış gibi kutlasınlar.