Hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de, bugünlerde Türkiye’de iç politikanın ana gündemi olan Montrö tartışması da Ukrayna’da yaşananlarla çok yakından ilgili. 1936 tarihli Montrö Antlaşması, Karadeniz’de sadece kıyıdaş ülkelerin donanma bulundurmasına izin veriyor. Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkeler ise, Montrö antlaşması gereği bu denize ancak sınırlı sayıda ve büyüklükte savaş gemisi sokabiliyorlar. Bunun kontrolü ise, yine Montrö ile Türkiye’ye bırakılmış durumda.
Rusya-Ukrayna çatışmasının gündemde olduğu bu dönemde Montrö uyarınca Karadeniz’e yönelik savaş gemisi kısıtlamasından en çok muzdarip ülkenin ABD olduğunu düşünmek yanlış olmaz.
AK Parti hükümetinin geçen yıl çok revaçta olan “Mavi Vatan” sloganı çerçevesinde ittifak yaptığı Amiraller ile, bugünlerde aynı amirallerin “Montrö’den vazgeçilemez” teması çerçevesinde yayınladığı ortak bildiri üzerinden giriştiği ‘darbecilik’ eksenli tartışma da çok şey anlatıyor; S-400 alımıyla ABD’ye adeta meydan okuma devri bitti. Biden’ın gelmeyen telefonu Ankara’da telaşı arttırdıkça, bölgede AK Parti hükümetinin Washington eksenli politikalara yönelimini de arttırıyor.