Esprili üslubuyla da bilinen Zaman gazetesi yazarlarından A. Turan Alkan, ‘Hipodrom felsefesi’ başlıklı bugünkü yazısında, 1 Kasım’da yapılacak ‘tekrar seçim’i bir Karadeniz fıkrasıyla analiz etti.

A. Turan Alkan.
Alkan’ın ‘Duruma tıpatıp uyuyor’ dediği fıkra şöyle:
Temel’le Dursun sinemaya gitmişler. Filmde kameralar, bir at yarışı sahnesi için hipodromu gösteriyor. Az sonra yarış başlayacak. Dursun Temel’in kolunu dürtüyor: “İddiaya var misun; ben diyrum ki aha bu doru at kazanur!”
Dursun’un hoşuna gider bu iddia, ‘Ben de aha şu kıratı tutayrum’ der. 100 liraya bahse tutuşurlar. Yarış başlar ve Temel’in dorusu birinci olur. Dursun da 100 lirayı verir Temel’e.
Ertesi gün Temel Dursun’u arar, “Dünkü filim varidiya, ben oni bidaa seyretmiştum, vicdanum rahat etmedi, seni onun içun aradum. Dorunun kazanacağini bileyirdum.”
Dursun, “Üzülme uşağum Temel, filimi ben de seyrettimdi zati” der. Temel, “O zaman niye kırata oynadun” deyince Dursun’un cevabı: “Sürpriz oynadim oğlim!”
Bu atın yarış kazanma ihtimâli yok artık
Alkan yazısını özetle şöyle sürdürdü: “7 Haziran’da atlar koştu, kırat kaybetti. 1 Kasım’daki yarış aynı filmin tekrarından ibaret. Atlar koşacak ve kırat yine nal toplayacak çünkü iki matina arasında değişen bir şey yok. Kırat formsuz haylidir; hem formsuz, hem sinirli.
Bu atın yarış kazanma ihtimâli yok artık. Bir süreden beri helâl arpa kesmiyor, çaptan düştü. Gözleri görmüyor, iki adım atsa dalağı şişiyor. Hatta tarafsız hukukçulara bakarsanız, şikeli koşu şaibelerine karışmaktan dolayı yarışa alınması bile mucize.
Geceleri uykusu yok.
‘En yüksek seviyede bile kontrol manivelaları lâçka’
Aynı ümitsizlik yandaşlarına da sirayet etmiş durumda. Sinir bozukluğundan işi bilumum muhalefete küfretmekten başlayıp evinin önünde sabıkalı korumalara gazeteci dövdürmeye kadar vardırdılar.
Ekonomi dökülüyor; işsizlik almış başını gitmiş, iş kazalarında Avrupa rekoru… Üstüne üstlük, ‘ahalinin aklını karıştırır, yine oylarını desteleriz’ hesabıyla giriştikleri barış masasını devirme planı ters tepmiş (…)
Dış siyaset başka sinema…
İşte ilk defa bir reisicumhur Meclis’te alışıldık yasama yılının açılış konuşması yaparken muhalefet vekilleriyle ağız dalaşına girdi. En yüksek seviyede bile kontrol manivelaları lâçka olmuş durumda.
Delik büyük, yama tutmuyor.
Dursun gibi sürpriz arıyor!
Ve yine seçime gidiyoruz; 7 Haziran sonuçlarını beğenmeyip, kamuoyunu istikşâfî dümenlerle uyutan iktidar, şimdi daha ağır şartlar altında oylarını artırabileceği ümidi peşinde koşturup Dursun gibi sürpriz arıyor!
Diyoruz ki, “Yahu biz bu filmi seyrettik. Doru kazanıyor, kırat kaybediyor.” Onlar, “Belli olmaz, hiçbir yarış koşulmadan kazanılmaz” havalarında, kaybetmişlere (loser) mahkum bir hipodrom felsefesi paralıyorlar.”
Zaman yazarı makalesini şöyle noktaladı: “Yazık ettiler güzelim kısrağa; vaktiyle iyi attı!”