İktidar ve medyası, Esenyurt’ta bir tekel bayisinde işlenen ve toplumun geniş kesimlerinde öfke yaratan cinayeti ülkenin bu noktaya gelmesinde kendi sorumluluklarının üstünü örtmenin ve gerçekleri karartmanın bir aracına dönüştürmek istiyor. Bu cinayetten sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın şeriat yasası olan ‘kısas’a vurgu yapıp ‘idam’ istemesi ve sonrasında sosyal medya üzerinden sürdürülen tartışmalar, bu karartmanın araçları olarak devreye sokuluyor.
Organize suç örgütlerinin iktidarla böylesine iç içe geçtiği, rüşvet, şantaj ve tehdidin ekonomik çarkın bir dişlisi haline geldiği, katillerin ‘kahraman’ olarak sahiplendiği, adalete güvenin kalmadığı, halkın örgütlenmesinin adeta ‘suç’ olarak görülüp bireyselliğin teşvik edildiği, bireysel silahlanmanın her geçen yıl katlanarak arttığı bir sosyal-siyasal ortamda bize ağacı göstererek ormanı görmemizi engellemeye çalışıyorlar.
Esenyurt’taki cinayet, bir alacak-verecek davasını, anlaşmazlığı silahla çözmeyi ‘normalleştiren’ düzenden bağımsız ele alınamaz. Çünkü ülke tarihinin hiçbir döneminde mafyanın karanlık elinin böylesine iktidarın bir aracı ve hukuk dışı arayışlar da bu düzeyde toplumsal yaşamın bir parçası haline gelmemişti.