Merkez Bankası, 750 baz puanlık faiz artışı ile politika faizini yüzde 25’e yükseltti. Kararı dövizde düşüş izledi. Devamında kredi kartı ve ticari kredi faizlerinde üst limitler arttırıldı. Bunun yanında ani bir frenle ‘kur korumalı mevduat’ (KKM) oranını azaltma ve bu yolla Türk lirası cinsinden mevduatları artırmaya yönelik bir düzenleme yapıldı. KKM’nin bütçede doğurduğu yükü Merkez Bankasına aktararak gizlemeye yönelen ekonomi yönetimi, bu defa KKM’yi sonlandırma işini ceza sopası gösterdiği bankalara havale etmiş oldu. Perşembe günü ‘Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’ tarafından açıklanan vahim derecede düşük zam düzeyi, dar gelirliden sermayeye doğru yapılan kaynak transferini perçinlerken, Memur-Sen’i bu kararı veren ‘sendika’(!?) olmaktan çıkarma kurnazlığını da içermiş oldu.
Büyük fotoğrafa bakıldığında ekonomi alanında verilen kararların halkın refahını öncelemediği, bunlarla sermaye sınıfının çıkarlarına uygun bir iklim yaratıldığı, iktidarın kendi destekçilerine sistemli bir biçimde kaynak aktarıp zenginleştirdiği görülüyor. Görece bir normalleşme için gereken tasarruf kaynaklarının kuruduğu, ancak çok yüksek faizle dış borç alınabildiği gerçeği gün gibi ortada.