2011 yılında Avrupa ile iyi ilişkileri olan, içerideki güç dengelerini gözeten, başka kesimleri de ikna etmeyi, rıza kazanmayı önemseyen bir iktidar ve muhafazakar kitle vardı.
O atmosferde İstanbul Sözleşmesi sivil toplumun desteğiyle herkesin oybirliğiyle kabul edilmişti.
2020 yılında ise Avrupa’nın ne dediğiyle ilgilenmeyen, içerideki güç dengelerinin tamamını kendi lehine dönüştürmüş, başka kesimleri ikna etmeyi umursamayan, uzlaşmayı eziklik olarak gören bir iktidar ve muhafazakar kitle var.
Artık sadece bizim dediğimiz olmalı fikri baskın ve İstanbul Sözleşmesi eskinin uzlaşmacı, demokrat, dünyaya açık AK Parti iktidarından kalan bir iz artık.
O yüzden bir zamanlar iktidarın Sessiz Devrim kitabına gururla koyduğu bir sözleşmeden bugün geri çekilmek tartışılıyor.