
Yenilenebilir enerji, son dönemde rüzgar ve güneş enerjisi altyapılarındaki ilerleme sayesinde oldukça gelişti. Bu gelişme çevreye fayda sağlarken, enerji üretimini doğru bir yolla destekleyip ekonomik büyümeye de katkı sağlıyor. Gelecekte, yenilenebilir enerji girişimleri, daha sürdürülebilir iş fırsatları yaratabilir ve toplum refahı adına önemli bir ilerleme sağlayabilir.

2022 yılında insanlık, 8 bin terawatt saatin üzerinde yenilenebilir enerji üretti. Bu üretim, 2000 yılından bu yana yenilenebilir enerjide yüzde 198’lik bir artış olduğu anlamına geliyor. Çoğunluğu rüzgar ve güneş enerjisi kullanımında yaşanan bu artış, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artacağına dair umut vadediyor.
Yenilenebilir enerjiye geçiş, sadece gezegenimiz adına umut veren bir adım değil. Aynı zamanda önemli bir sosyal işleve de sahip. Çünkü doğru kullanıldığında, yenilenebilir enerji ekonomik büyümeyi de destekliyor. Bu girişimler toplum sağlığını ve refahını düşünerek istihdam yaratıyor. Örneğin geleneksel enerji üretme yöntemleri olan madencilik ve petrol çıkarma, çalışanların sağlıklarına uzun vadeli zarar verirken yenilenebilir enerji ise hem gezegenin hem de çalışanların sağlığına uygun bir gelecek vadediyor.
Yenilenebilir enerji, enerji eşitliği için önemli
Dünya Bankası’nın 2023 Enerji İlerleme Raporu’na göre Burundi, Çad ve Nijerya gibi ülkelerin elektriğe erişimi oldukça kısıtlı. Enerjiye erişimi kolay olan ülkelerin karşısında, enerji geleceğini güvence altına alamayan ülkeler elektrik kesintileri ve yetersiz erişim gibi problemler yaşıyor. Enerji eşitsizliği sorunu karşısında yenilenebilir enerji, merkezi olmayan enerji sistemlerinin oluşturulmasını kolaylaştırarak bu ülkelere yardımcı olabilir. Yüksek güneş ışığı saatlerine sahip olan birçok ülkede kurulacak güneş enerji şebekeleri, hem iş olanaklarının yaratılmasında hem de toplumun refahının yükseltilmesinde önemli bir rol oynayabilir.
İş dünyasına yeni bir enerji gerekiyor
Yenilenebilir enerji için olumsuz söylemlerin başında, yenilenebilir enerji şebekelerine geçiş yapılırken ortaya çıkabilecek iş kayıpları geliyor. Oysa yenilenebilir enerjiye geçişe gerçekçi bir şekilde bakıldığında yeni iş fırsatları ve farklı kariyer alanlarının açılması anlamına da geliyor.
Güneş fotovoltaik yükleyicileri alanında çalışanlar; montaj çalışanları, rüzgar türbini teknisyenleri, elektrik mühendisleri, veri bilimcileri, şimdiden yenilenebilir enerji alanında en çok ihtiyaç duyulan meslek grupları arasında yer alıyor. Üstelik yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar büyüdükçe, artan talebe bağlı olarak, çok daha yüksek maaşların elde edilebildiği, önemli becerileri barındıran iş kollarının da gelişeceği öngörülüyor.
Şu an var olan enerji üretimi kaynakları özellikle çalışan sağlığı için büyük tehdit oluşturuyor. Örneğin madenciler, kalitesiz hava solumaları nedeniyle uzun vadede ciddi rahatsızlıklarla karşı karşıya kalıyor. Aynı şekilde petrol rafinerilerinin yanında yaşayan insanlarda da solunum rahatsızlıkları daha sık ortaya çıkıyor.
Güneş ve rüzgar enerjisi gibi yeşil teknolojilerin çalışan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, çok daha hafif ve kolay giderilebilir. Bununla birlikte yenilenebilir enerjilerle ilgili bazı mesleki tehlikeler de var. Örneğin biyoyakıt alanında çalışanların, etanol ve alkole karşı uygun bir şekilde korunması gerekiyor. Çünkü bu maddelerin oldukça yakıcı olduğu ve kimyasal maruziyete neden olabileceği biliniyor. Benzer şekilde, rüzgar türbinleri üretiminde çalışan kişiler parlatma ve zımparalama işlemi sırasında korunmalı. Öyle ki ince maddelerin solunması ise birçok solunum hastalığına neden olabilir.
Diğer yandan yeşil teknoloji tesislerinin, çevrede yaşayan insanlara bir zararı yok. Tam tersine güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji tesislerinin kurulması çevredeki topluluklar için yeni finansman alanları yaratıyor.
Tüm bu olumlu yanları düşünüldüğünde, yenilenebilir enerjiye geçişin, gezegenimiz ve insanlık için en iyi geleceği yaratmak adına önemli bir adım olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.