Yazar Tanıl Bora, ‘Cereyanlar: Türkiye’de siyasi ideolojiler’ adlı yeni çıkan kitabında, tek adam ve kişi kültü etrafında oluşturulmuş yeni yönetim biçimi ve ideolojiyi ‘Erdoğanizm’ olarak adlandırdı.
Türkiye’de iki tür laiklik anlayışı olduğunu savunan yazar, AKP’nin içinde her iki eğilimin de olduğunu belirterek, “Ama özellikle laikliği olabildiğince geriletmek, önemsizleştirmek; nasıl laiklik dinin alanını daraltmayı hedeflediyse, şimdi de laikliğin ve laiklerin alanını daraltmak gibi bir stratejinin ortak payda olduğunu düşünüyorum” dedi.
Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’a konuşan Tanıl Bora ‘İslamcılık dahil ulusalcılıktan ülkücülüğe kadar geniş bir milliyetçilik yelpazesi’ne sahip Türkiye’deki yeni yönetim biçimi ve ideoloji için ‘Erdoğanizm’ denebileceğini savundu.
Bora bu ideoloji için, “Çoğunlukla milliyetçi muhafazakar ama her durumda popülist, güçlü liderler, güçler ayrılığını iyice görelileştirerek, iyice altını oyarak, siyasi partileri, demokratik sistemin bütün kurallarını ve yerleşik rejim mekanizmalarını by-pass ederek ve bütün temsil mekanizmalarını neredeyse istimlak edip, kendi üzerlerine geçirerek halka doğrudan hitap ediyorlar” ifadelerini kullandı.
AKP’li bir belediye başkanının laiklik savunusuyla terörizmi özdeleştiren paylaşımı ve Meclis başkanının laikliğin anayasadan çıkarılması gerektiğini açıklamasından bu yana artan laiklik tartışmalarına ilişkin yorum yapan Bora, ‘Erdoğanizm’le birlikte siyasal farklılığa işaret etmenin ‘bölücülük’ ve ‘ayrımcılık’la eş değer tutulduğuna işaret etti: “Türkiye toplumu içinde herhangi bir ayrımdan söz etmeyi, herhangi bir farklılıktan söz etmeyi, ‘yara kaşımak’ olarak, ‘fay hatlarını tetiklemek’ olarak algılayan, bunu hıyanet gibi sunan bir bakış açısı var orada. Laikliğe de bu hainliklerden biri olarak işaret ediliyor. Siz Türkiye’de laiklik probleminden söz edecek olursanız, bu bölücülüktür, ayrımcılıktır, dolayısıyla terörün ekmeğine yağ sürmektir, böyle bir zihniyet…”
‘Laikliği ve laiklerin alanını daraltmak ortak payda’
Türkiye’de hem ‘ılımlı ve dine hürmetkar’ bir laiklik tutumu isteyen hem de laikliğin ‘İslam’la bağdaşmadığını’ savunan iki tür laiklik anlayışını olduğunu ileri süren yazar, AKP’nin içinde her iki eğilimin de olduğunu belirterek, “Ama özellikle laikliği olabildiğince geriletmek, önemsizleştirmek; nasıl laiklik dinin alanını daraltmayı hedeflediyse, şimdi de laikliğin ve laiklerin alanını daraltmak gibi bir stratejinin ortak payda olduğunu düşünüyorum” dedi.
İç güvenlik tasarısına HDP ve CHP ile birlikte direnen bir parti görünümü çizerken, yeni anayasa teklifinde AKP’yle ‘gizli bir koalisyon’ kuran MHP’nin ideolojik kökenlerinin ne olduğuna ilişkin soruya Bora şöyle cevap verdi: “Bu iktidara şekil veren, iktidarın kullandığı ve yeniden ürettiği, yeni resmi ideolojimiz diyebileceğimiz ideolojinin içerisinde MHP’ninkiyle gayet uyumlu bir doz Türk milliyetçiliği yer alıyor. Yani bu ittifak o ideolojik eklemlenmeyle birlikte gerçekleşti. Burada muhtevadan da öte, hatta ondan önce, MHP’nin temsil ettiği Türk milliyetçiliğinin edası, üslubu, bazı ritüel öğeleri de rol oynuyor. Örneğin ‘Türk devletlerini’ temsil eden kıyafetler kuşanmış şu meşhur kabul kıtası, bunun bir işareti. İçeriğinden de bağımsız olarak şiddetli hamaset, bunun bir işareti.”
‘MHP’ninki kolay bir raks değil’

Fotoğraf: Reuters
MHP’nin başkanlık sisteminin önünü açmasını, AKP’nin ideolojisi içinde erimeden, kendi varlığını koruyabileceğine dair iyimser bir beklentiye bağlayan Bora, MHP siyasetinin risklerine işaret etti: “Kadrolaşma imkanlarıyla ve ideolojik nüfuz imkanlarıyla kendi güçlerini adım adım büyütebileceklerini düşünüyor olmalılar. Fakat bu (onlar açısından) iyimser beklenti böyle pürüzsüz yürür mü? O kadar kolay değil. Çünkü massetme kapasitesi, yutma enerjisi çok yüksek bir güç var işbirliği yaptıkları. Kendi ideolojik motiflerinin ve siyasi üsluplarının büyük bir şevkle uyarlanıyor olması, ‘Fikrimiz iktidarda’ sevinci içinde yutulma riskini içeriyor.”
Bora, AKP’nin çıkışından itibaren ‘Kürt sorunu’nu çözme iddiası olduğunu ama son birkaç yılda büyük bir kırılma yaşandığını söyledi.
AKP’nin ‘Kürt sorunu’nu nasıl çözeceğini kendisinin de merak ettiğini belirten yazar, “Kürt sorununun ister Müslüman ortak kimliği altında, ister demokratik bir Türkiye modeli içinde çözülmesi fikrini savunmuş, buna öyle veya böyle inanmış AKP’liler şimdi nasıl düşünüyorlar? Bunu gerçekten dinlemek isterdim ama duyamıyoruz öyle bir şey” diye konuştu.