AYM tarihi bir karar vermiş, ama muhalefetin üç partisi, hak-hukuk adına, faşizme karşı tek başına ses çıkarmış bir yüce kuruma birlikte destek çıkma asgari müştereğinde dahi bir araya gelemiyor.
Normal koşullarda üç partinin liderlerinin ortak bir deklarasyonla yüce yargıçları koruması gerekirdi.
Bunun yerine en kolay yeri seçiyor, AKP’nin lümpen polemiği üzerinden o polemiği beslemekle yetiniyor, demokrasi adına elde avuçta ne kaldıysa havaya uçurulurken onlar iktidara laf yetiştirmekten partilerine bir oy avantası gelir diye bekliyorlar.
AKP holiganizmi var gücüyle AYM gibi bir yapıyı sıfırlamakla uğraşırken, iki gazeteci ardından geri kalan onlarca gazetecinin serbest bırakılma hakkı hiçe sayılıyor, cadı kazanına atılan akademisyen sayısı kabardıkça kabarıyor, Güneydoğu’da can pazarı sanki orası Kongo’ymuş gibi bön bön seyrediliyor.
Pasif direniş anayasal haktır.
Şu sorunun cevabı ülkemizin kaderini tayin edecektir:
Dikta düzenine geçişe boyun eğecek miyiz, eğmeyecek miyiz?