Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Araştırma şirketi, katılımcılara “Erdoğan seçimde aday olmazsa…” sorusunu sordu. Araştırmanın sonucuna göre Erdoğan’ın olmadığı bir seçimde AKP’nin oyu yüzde 13’lere kadar geriliyor. Aslında herkesin bildiği ama dillendirmediği bir durumu, yani AKP’nin ancak Erdoğan’la anlamlı olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Aslında benzer bir durum MHP için de geçerli. MHP, resmi kuruluş tarihi olan Şubat 1969’dan bu yana sadece iki başkanla yönetildi. Devlet Bahçeli, 1997 yılından bu yana başkanlık koltuğunda. Bahçeli’nin son yıllarda yaşadığı sağlık sorunlarının, siyasete aktif katılım konusunda belli başlı sorunlar yarattığı görülüyor.
Siyaset, hatta ülkenin yönetim şekli bu iki isim üzerine inşa edildi. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, bu iki isim üzerine dikilen bir elbiseden başka bir şey değil. İktidar cenahında yaşanan krizlerin bir nedeni de bu isimlerin olmadığı bir döneme dair ciddi bir hazırlığın yapılmamış olması. Tek adam rejimi, bugüne kadar Erdoğan ve Bahçeli için dikilmiş bir elbise gibi durdu. Bu rejimin en büyük şansı bu iki ismin uyumu gibi görünse de, bugün yaşanan krizin de nedenlerinden biri aslında. İttifakın parçası olan tüm kesimler ve bireylerin kafasında “Onlardan sonra ne olacak” sorusu var ve bu durum, uzun erimli bir plan yapmanın önünde engel olarak duruyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu gerilimin adı esas olarak “Erdoğan ve Bahçeli’nin dönemi bitti, sonrası nasıl olacak?” krizidir. Halk iradesiyle mi değişecek ve yeni bir düzen mi kurulacak, yoksa rejim buna bir çözüm mü bulacak? Şu anda rejim çözüm bulamadığı için muhalefete saldırmakla uğraşıyor. Oysa belli ki halk için sorun sadece isimler değil, sistemin kendisi. Halkın meselesi, tek adam rejimiyle.