Halkımız yabancıların “hadi bozdur” önerilerine kulak asmıyorlar. Haksız da değiller. Bir ara 6,90’a kadar gerileyen dolar bu yazının yazıldığı saatlerde 7.24’den işlem görmekte idi.
Şimdi yeniden bir faiz artırımı beklentisi piyasalarda oluşacak. Para Politikası Kurulu’nun Mart ayında yapacağı toplantıda faizlerin artırılması gerektiği yönünde görüşler ifade edilmeye başlanacak. Özellikle ABD Hazine tahvillerinin faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde TL’ye verilen faizlerin yeterli olmadığı söylenecek.
Hatırlayacaksınız, yönetim kadrolarındaki değişim ile birlikte, içinde ‘reform’ geçen çok sayıda açıklama gelmişti. Ama bunlar da çabuk unutuldu. Fakat kurlar yeniden hareketlenince bu konu yeniden servis edilmeye başlandı. Hazine ve Maliye Bakanı ‘ekonomide reform paketinin’ Mart ayı ortalarında Cumhurbaşkanı tarafından açıklanacağını duyurdu. Bu da Merkez Bankasının faiz kararı öncesi iktidar tarafından bir hamle olarak yorumlanabilir. Ama şunu da soralım: yapılması gereken reformların ne olduğunu ver bunların nasıl hayata geçirileceğini tespit etmeleri beş ay mı sürdü? Bu kadar uzun zamana neden ihtiyaç duyuldu? Ya da şöyle soralım: reform açıklamaları ile kur hareketi arasındaki korelasyon güçlü bir biçimde devam ediyor mu?