ARTHUR DIDER DEREN
Yabancı basında sıklıkla Türkiye’deki gazeteciliğin umutsuz bir durumda olduğu belirtiliyor ve genelde analizler çarpıcı başlıklardan ve kaç gazetecinin tutuklandığının vurgulanmasından ibaret oluyor. Eğer Türkiye’deki gazeteciliğin eleştirilmesi gerekiyorsa, uzaktan ahkam kesmek durumun tam anlaşılmasına yardımcı olmaz. Peki sahada çalışan yabancı gazeteciler bu konuda ne düşünüyor?
Dünyanın farklı yerlerinden büyük basın kuruluşları için veya serbest şekilde çalışan yabancı gazetecilerle Türkiye’deki deneyimlerini ve Türk medyası hakkındaki fikirlerini konuştuk.
Söyleşi dizimiz ismini vermek istemeyen ve Türkiye’de Batılı bir gazete için çalışmakta olan yabancı bir gazeteci ile devam ediyor.

(Röportaj 9 Şubat 2019 tarihinde gerçekleştirilmiştir.)
Türkiye’deki yabancı gazeteciler aralarında iş birliği yapıyorlar mı? Ayrıca yerel gazetecilerden yardım alıyor musunuz?
Diğer yabancı gazetecilerle iş birliği yaptığım pek söylenemez. Türk gazetecilerle Türkiye’deki gazetecilik hakkında yazmak için konuşmuştum, ayrıca bana daha önce yazdıkları konular hakkında da bilgiler verdiler. Son olarak Kaşıkçı olayı sırasında da Türk meslektaşlardan bazı bilgiler almıştım.
Bilgi edinmek açısından, Türk hükümetini güvenilir bir kaynak olarak görüyor musunuz?
Hükümeti ilgilendiren bir şey hakkında yazıyorsam, konu hakkında perspektiflerini almak için doğrudan hükümete ulaşmaya çalışıyorum. Ama Türkiye’de her şey gitgide merkezileşiyor, dolayısıyla herhangi bir hükümet dairesinden birine haber için yorum almak amacıyla ulaşmak gitgide zorlaşıyor. Hükümetin resmi açıklamalarına ve yarı resmi brifinglerine güvenmek zorundayım.
Siyasi partilere erişmek zor değil
Muhalefet partileriyle konuşmanın iktidar partisiyle konuşmaktan daha kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Hayır, hükümete ulaşması zor ama siyasi partilerle konuşmak hayli kolay, AKP de dahil. Geçen yıl boyunca 2017’de yaptığım kadar yoğun olmamasına rağmen AKP’den yetkililerle birkaç kez konuştum. Aynısını HDP’den veya İyi Parti’den insanlarla da yapabildim mesela. Seçim döneminde siyasi partilerden insanlarla röportaj yapmak veya onları ziyaret etmek oldukça kolaydı. Siyasi partilere erişmek çok zor değil.
İnsanlar hala nispeten konuşmaya istekli
Siyasetçiler bir kenara, genel olarak insanlar sizinle konuşmaya istekli mi?
Bölgede çalıştığım diğer ülkelere kıyasla Türkiye’de insanların seninle konuşmasını sağlamak nispeten kolay. Aslında, burada insanlar mikrofon uzattığınızda oldukça çok şey söyler. Tabii ki spesifik bir kriz yaşanırken veya hükümet başka bir ülkeyle bir kriz yaşarken insanların fikrini almak isterseniz iş değişiyor. Genelde insanların hükümetin dediğiyle çelişmek istemediğini görüyorsunuz. Ama bu genel geçer bir doğru değil. Hiç röportaj yapmaya çıkıp da birçok farklı insandan yeknesak bir fikir aldığım olmadı. Hep zıt bakış açıları buldum. O açıdan insanlar hala kısmen açık.
Türkiye’nin diğer otoriter ülkelerle birçok ortak noktası var
Türkiye’de gazeteci olmakla çalıştığınız başka ülkelerde gazeteci olmayı kıyaslayabilir misiniz?
Türkiye’nin çalıştığım diğer otoriter ülkelerle çok ortak özelliği olduğu aşikar. Burada mesajlar hayli merkezi. Bir hükümet dairesinin icraatlarının altını deşmek istediğinizde, yolsuzluk veya güvenlik hizmetlerini araştırmak istediğinizde bilginin güvenilirliği konusunda zorluklar çıkabiliyor. Bilgi almak çalıştığım diğer otoriter ülkelerde olduğu gibi zor.
Zamanla durum kötüleşti, özellikle de Kürt meselesinde
Fakat o ülkelerin ortalama insanlarıyla kıyasladığında Türk halkını kendi ülkeleri hakkında konuşmasını sağlamak daha kolay. Diğer ülkelerdeki gibi hükümetin aşırı hassas olduğu konular var. Bu konularda yazmak çetrefilli iş. Ve işler zamanla daha kötüye gitti gibi gözüküyor, özellikle de Kürt meselesinde – hem Türkiye’de hem Suriye’de.
Kaynaklarımla iletişimimde daha dikkatliyim, özellikle de muhalif kaynaklarla
Türkiye’de çalışmaya başladığınızdan beri gazeteciliğin icrası açısından bir değişiklik gözlemlediniz mi?
Değişen ilk şey – benim ve tanıdığım diğer insanların deneyimiyle söylüyorum – kişisel ve elektronik güvenliğimiz hakkında daha temkinli hale gelmemiz oldu. İnsanlara söylediğiniz şeylerin ve insanlarla iletişim kurma biçiminizin çok yakından izlediğine dair giderek artan bir his var. Bundan dolayı sosyal medyada daha dikkatli olmaya başladım. Fakat en önemlisi kaynaklarla iletişim kurma ve onları kullanma şeklimde çok daha dikkatli olmaya başladım, özellikle de muhalif kişilerle görüşüyorsam. Bu salt Türkiye için değil bütün bölge için geçerli. Ama hikayelerime yaklaşım biçimim ve onları yazış biçimim açısından önemli ölçüde bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum.
Türk gazeteciliği gerçekten kuşatma altında gibi
Türk basını hakkındaki düşünceleriniz neler?
Bağımsız medya kuruluşları için alan önemli ölçüde daraldı. Gitgide daha az bağımsız yorum görüyorsunuz. e bunu sadece iki yıl içinde gözlemleyebiliyorum. Hala önemli işler yapan harika gazeteciler var ama Türk gazeteciliği gerçekten kuşatma altında gibi görünüyor.
Bağımsız Türk medya kuruluşlarını takip ediyor musunuz?
Bu girişimlerin içinde bulunmuş bazı insanlarla tanıştım ve bu kuruluşlar basının parlak noktalarından. Başta başlarının ciddiyi belaya gireceğini düşünmüştük. Ama hayatta kaldıklarını görmek çok güzel. Ben hükümet yanlısı olup yine de bağımsız işler yapmaya uğraşan kuruluşlar da olduğu kanısındayım.
Bağımsız medya kuruluşları en önemli kaynağım. Tabii ki ana akım medyanın söyledikleri hakkında da fikir edinmeye çalışıyorum, hükümet yanlısı veya muhalif. Ama başka nelerin olup bittiğini kestirmek açısından, başlıca da yargılamalara ilişkin konularda, bu bağımsız kuruluşlar ana haber kaynaklarım.
Online haber platformları çok daha bağımsız ve daha tarafsız
Bağımsız Türk medya kuruluşlarının ve geleneksel muhalif gazetelerin içerikleri arasında bir fark görüyor musunuz?
Çalışmalarında bir fark olduğunu düşünüyorum, evet. Cumhuriyet’in son zamanlara kadar muhalefet partisi yanlısı bir duruşu vardı. Son yıllarda daha bağımsız ve partiyle daha az ‘aynı çizgide duran’ bir hale gelmişti. Ama kesinlikle cumhurbaşkanına ve AKP’ye muhalif de bir yayın. Fakat bana kalırsa online haber platformları çok daha bağımsız ve daha tarafsız.
Ana akım medyadan gitgide daha az bilgi geliyor
İçeriklerinde bir değişiklik görüyor musunuz?
Büyük kuruluşlarda sahiplik sorunsalı var. Hükümet basını kontrol etmek için daha ne kadar çaba sarf edecek? Bağımsız internet kuruluşları hükümetin kısıtlamalarından kaçmayı başarabildi. İleriye dönük büyük soru ise ‘hesap verebilirlik’ konusu olacak. Büyük bir bina yıkıldığında kimler onun hakkında konuşabilecek ve kimler hükümet onları orada istemiyor diye kendilerini sansürleyecek? Olay yerine birini gönderen ve bilgiyi ortaya koyacak kadar cesur hisseden salt bağımsız kuruluşlar olacak mı? Bağımsız kuruluşların avantajı, bazı durumlarda işleri herkesten daha hızlı halledebilmeleri. Editöryel bir kontrol beklemek zorunda olmuyorlar. Twitter akışım onlardan gelen haberlerle dolu. Görüldüğü üzere hükümetin kontrolü yüzünden iyi bilgiyi teyit etmek giderek zorlaşıyor. Bu yaşanan zorluklardan birisi. Bunun nerede sonlanacağını henüz bilmiyoruz ama şimdiye kadar eğilim ana akım medya kuruluşlarından gelen bilginin gitgide azalması oldu.