Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı geçen hafta e-skuter konusunu düzenleyen bir yönetmelik yayımladı. Şehir içi ulaşım deyince dikkatimizi çekmesi gereken en büyük tarihi başarısızlığımız İstanbul’un Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük ikinci şehri olmasına rağmen, Uber’in Avrupa’dan Taxify’in Estonya’dan, Careem’in ise Dubai’den çıkmış olmasıdır. Careem 2019’da 3 milyar dolar değerleme ile satıldı. Bizse iki sene sonra Getir’in 1 küsur milyar dolar değerlenmesine seviniyoruz. Tam da bu anda Dubai 2023 yılında taksi hizmetlerini otonom araçlarla vermeye başlayacağını açıkladı. Neden geri kalıyoruz? Bazı ipuçları yeni çıkan e-skuter yönetmeliğinde.
Bu tip teknolojinin önünü kesen düzenlemelerin ardında yatan üç neden var: Birincisi, analog dünyadaki düzenlemelerin dijital dünyaya sermaye yeterliliğinden yerlileşme zorunluluklarına kadar kopyalanıp yapıştırılması. İkincisi, dünyadaki regülasyonların yeterince iyi anlaşılmaması ya da İngiltere, Avrupa Birliği ya da Dubai yerine Rusya, Hindistan, Nijerya gibi ülke örneklerine bakılması. Üçüncüsü, düzenleme yapılırken sadece mevcut oyuncuların görüşünün alınması. Oysa önemli olan henüz pazara girmeyenlerin menfaatinin, yani rekabetin, korunması. Rekabet inovasyonun önünü açar. Rekabetin olmadığı, yasakların ve sınırlamaların çok olduğu pazarlarda yeni teknolojilerin kullanımı gelişmez.