Çok değil, tam iki yıl önce. Tam değil, iki yıldan 18 gün kadar da önce.
Dönemin Başbakanı, Şanlıurfa’da, “kanlı tarih”e inat, millete seslenip ufuk açıyordu: “Türkiye’de barış, çözüm, kalıcı bahar umudu çoğaldı. Bu konuda çok hassasız. Çözüm süreci birilerini rahatsız etti ama onların rahatsızlığı bizim huzurumuz olacak.”
Sonra her şey ne hızlı değişti, farklılaştı; ne kadar hızlı öldürüldü onca insan.
Her gün vurulan, her gün yeniden ölen bir bahar! Yukarıdaki “uzun” umuttan sonra; derin, kanlı bir hayalkırıklığının upuzun cenaze alayı!
İki yıl önce bahar müjdelenmiş…
İki yıl sonra o baharın tabutu çivilenmiş!
Yurtta harp cihanda harp… Umut harap bahar harap!