Şefkatli Devlet’in vurduğu, kafasına sıktığı, sopalarla öldürdüğü, asit kuyularına attığı çocukların davaları peş peşe geliyor. Şefkatli Devlet’in kışlalarında kendi kafasına sıkmış askerlerden bir ölü ordu var ve İsmail Kadare’nin kitabının adını ödünç alıp çoğul yaparsak, Ölü Ordunun (haddini bil diyen) Generalleri!
“Çocuğun yaşını büyüterek astıran devlet”i, “darbe, faşizm, despotluk” diye lanetlemişsek… Herhalde Başbakan, Cumhurbaşkanı da en azından bir ara, mesela referandum öncesinde öyle yapmıştı…
Çocukları 12 yaşında vuran, 13’ünde kuyuya atan, 14’ünde gazlayan, 15’inde meydanlarda yuhalatan, 16’sında okulundan alan… 19’unda sopalarla döven bir devlete de “baştan aşağı şefkat ve merhamet… tepeden tırnağa adalet… safi demokratik hukuk devleti” demeyeceğiz herhalde!
Başbakan her yeni güne, misal ayna karşısında tıraş olurken “… yitirirse tiranlaşır, zorbalaşır” diye başlarsa…
Bir umut işte!